Hayallerimiz, umutlarımız vardı. Namlu ucunda ortaklaşa yaşanmış bir hayatta denenmiş
sınanmış arkadaşlıklarımız vardı. Bizi böyle ölümcül bir hayatı yaşamaya hazırlayan
inandıklarımız vardı ;
Hele bir iktidar olsaydık neler yapmayacaktık..
Doktrinimiz, projelerimiz, bize özgü kalkınma modellerimiz vardı.. Belki hepsinden
önemlisi kimsede olmayan “İDEALİST” kadrolarımız vardı..
Sonrasında
anlatılmaz, anlaşılmaz bir hüzün ve yıkım yaşadık..
..........................
94 belediye seçimlerinin
sonuçları MHP’nin “önlenemez yükselişi”ni dost düşman herkese göstermişti.
Sistemi var eden güç
odakları bundan tedirgin oldular Medya “öcü geliyor” çığlıkları ile doluydu o
günlerde.. Çarkı bozacak, sistemden beslenenlerin çarkına çomak sokacak yeni bir
güç Türk siyasetinde sahne almak üzereydi.
95 seçimlerinde yanlış
aday tespitleri MHP’ nin barajı aşamamasına sebebiyet verince “Ülkücü taban”ın
infiali sonucu, Türkeş kurmay heyetini görevden aldı. Rıza Müftüoğlu ve ekibinin
yerini Tuğrul Türkeş’in, daha doğrusu onun Türkeş soyadının arkasına mevzilenen
sarı ceketli lavanten tipler aldı.
Gelen gideni arattı
; “güncelleme” diye isimlendirilen canavar ilk defa bu dönemde ortaya çıktı..
Bütün üyelikler iptal edildi, 70-100 kişilerle kongreler yapıldı, Büyük Kongre
öncesinde hazırlanmış 50 kadar il başkanı aslında Tuğrul Türkeş’i değil kendilerini
seçmek niyetindeydiler, o giderse kendileri de giderler kaygısı taşıyorlardı..
Buna rağmen “Büyük Kurultay”da bu ekip beklediğini bulamadı,
kürsüleri de devirdi ama ülkücü iradeden geçiş alamadı.
Ülkücüler bu seçimde,
-diğer adayların da en çok oy alan lehine çekilmesiyle- kendilerinin temsilcisi
olduğunu umdukları Devlet Bahçeli’yi seçtiler.
İşte bu kongre sürecinde,
doğuş sebebi bu kongre süreci olan ve adını da bundan alan “Büyük KURULTAY” gazetesi
yayın hayatına girdi.
İlk sayılarından itibaren,
Devlet Bahçeli’nin seçildiği “6 kasım kongresi”ne kadar bu gazetede “ÜÇÜNCÜ YOL”
u yazdım.
O zamanda kimsenin yazmadıklarını, yazamadıklarını yazdım, bilâ
ücret..
Lakin bir gün geldi “Büyük KURULTAY” gücü paraya çeviren bir kurum
oluverdi. Kongrelerden Genel Başkan yardımcılıkları, seçimlerden milletvekillikleri
alan, hatta bakanlıklardan ihaleler alan bir kudret oldu.
Doğal ve katışıksız
gübrelerle beslenen bu fidanımız, gelinlik çağa geldiğinde el koynuna girdi, mazisini
de unuttu gitti.
Bu hikâye her defasında
böyle değil mi zaten , yine öyle oldu.
İşte bu yazılar bu sürecin tarihidir. Okuyun, ola ki ibret alırsınız.. |