Genel
Başkan’ımızı seçtik.Camiamıza, ülkemize, “Türklük Dünyası”na, “İslam Alemi”ne
hayırlı olsun. Yeni “Genel
Başkan” ve oluşturulacak olan yeni “Başkanlık Divanı”ndan bütün camianın beklentileri
ve umutları vardır.Ve bunlar kişiden kişiye değişen önceliklere sahiptir. Tabii
ki hareketin ve onun siyasi temsil organı olan partinin temel hedefleri, bu temel
hedeflere giden yoldaki ana stratejileri bellidir.Bunu belirleyen “9 Işık Doktrini”,
ideolojik normlar ve gelenekler ve bunları kaynak alarak hazırlanmış olan parti
programı vardır.Fakat her yiğidin yoğurt yiyişi başkadır.Bu hedeflere uzanan yollardaki,
bu stratejilerin uygulanışındaki taktik unsurların ve önceliklerin tercihleri
kişiye-kişilere göre değişir. İşte
bizim de müşterek arzulara giden yol için kendimizce bir önceliğimiz vardır ve
bunu ilgililerine takdim etmek ihtiyacındayız.Dikkate alınacağından da umutluyuz. “...Şimdi
“Başbuğ” yok. Ve kimsenin
bu boşluğu doldurabilmek iddiası da yok. O
halde, şimdi yönetmek isteyenlerin hepsi birlikte yönetmek fikrine açık olmalılar.İstişareyi
en öncelikli prensip olarak kabul etmeliler ve “Tam Demokrasi” vaadetmeliler. Adaylardan
hangisi bu konudaki vaadlerinde daha hassas ve daha samimi görünürse onun seçilebilme
şansı daha çok olacaktır. Bana
göre de doğrusu budur.30 siyaset yaşına gelen hareketin mensupları istişare ile
en sıhhatli doğruları yakalama şansına sahiptirler.Baskısız ve adaletli zeminlerde
yapılan kongrelerden ulaşılan kurultayda en iyi yönetimi belirleme kabiliyetini
haizdirler.Onlar ki ; devleti yönetmeğe talip olan, bu hususta ehliyet ve liyakatlerini
bildiğimiz, iddia ettiğimiz kadrolardır, bu güvene de layıktırlar.” Bu
satırlar kongre öncesinde yazdığımız “Kim kazanacak yada kazanmalı” başlıklı yazımızdan
alıntı.Görülüyor ki, bize göre genel başkan seçilirken de en belirleyici tercih
sebeplerinden biri parti içi demokrasiye ilişkin vaad ve umutlar olmuştur. Bu
beklentiyi vererek seçilenlerin bu beklentiyi karşılayacağına ilişkin bir şüphemiz
ve tereddüdümüz yoktur.Bizim bu konuyu seçmemizin sebebi bize göre arzettiği önceliktir. Artık
bütün ülkücüler iradelerinin yönetime aksetmesi noktasında bir ihtiyaç içindedirler.Bir
üye kendi ilçe delegesini belirlerken bunun ucunun il delegesinden genel merkez
delegesine, oradan da Genel Başkan, MKYK ve Başkanlık Divanı’na ulaştığının farkındadır. Yönetimler,
bu konuda hassasiyetleri oldukça teşkilatları tatmin edebilecektir. Tatminsizlik
olursa değerli Yavuz Selim Demirağ’ın sözünü ettiği “Kongreler Dönemi” gerçek
olabilir. Şimdilik böyle
bir endişe taşımıyoruz.Gelecek bize parlak ve aydınlık görünmektedir.Yine de “Büyük
Akarsu”nun çevredeki ırmakları da toplayarak denize en kısa yoldan ulaşması için
bütün ülkücülerin birlik içinde ve daha gayretli olmak mecburiyetleri vardır. Şimdi
iktidar yakın görünüyor ama ıskalarsak bir daha konjonktür ne zaman uygun düşer
bilinmez.Kongre yarışının getirdiği kırgınlıklar varsa tezden giderilmeli ve bütün
camia aynı hedefe kilitlenmiş olarak iktidara yürümeliyiz. Tanrı
Türk’ü korusun ve yüceltsin ! |