İçişleri
bakanlığınca il özel idarelerinin ve belediyelerin yetkilerini artıran bir yasa
tasarısı hazırlanmaktadır. Ardarda
gelen başkanlık sistemi, boğazlara özerklik tartışmalarından sonra şimdi de “yerel
parlamento” ifadeleri “Neler oluyor?” diye düşündürmekte.Hepsinin de bir ucu federatif
sisteme uzanabiliyor çünkü.Özal’a “federasyon tartışılsın” dedirten güç Türk kamuoyunun
sert tepkisiyle karşılaşınca şimdi değişik ağızlardan alıştırma gayretleri yapıyor
gibi.Bunlar öyle sıradan insanlar değil ki umursamayalım.Biri devletin en tepesindeki
isim, biri hükümetin, diğeri de iş dünyasının...Neler oluyor gerçekten? İl
özel idarelerinin ve belediyelerin yetki sahalarını - devletin yükünü hafifletmek,
bürokratik işleyişe hız vermek, hizmeti daha çabuk ve daha sıhhatli hale getirmek
gibi amaçlarla - artırmak prensip olarak karşı olacağımız birşey değildir elbet. Ama
“yerel parlamento” gibi uçuk ifadelerle bu gün kulak alıştırılır, yarın birer
ikişer daha adımlar atılmak istenirse ( ki birilerinin bunu çok isteyeceği aşikar
) ve “bir adımdan birşey olmaz” gibi zaaflara düşmenin daha kolay olacağı da göz
önüne alınırsa, “nereye gidiyoruz” endişesinin haksız ve dayanaksız bir endişe
olmadığı görülür. Bilindiği
gibi parlamentolar yasa yapma yetkisinin sahibidir.Yerel parlamento tabirine kulak
alıştıktan sonra birilerinin “mademki parlamentoyuz bölgemizle alakalı filan yasaları
biz düzenlemeliyiz” demiyeceğinin ne garantisi var. İl
özel idarelerine asla böyle bir yetki verilemez.Verildiğinde her il bir eyalet
olur, Türkiye Cumhuriyeti Devleti üniter yapısını kaybeder ve federasyon olur.Bu
anayasaya aykırıdır.Daha önemlisi Türk Milleti’nin menfaatlerine aykırıdır.Yanlızca
düşmanlarımızı sevindirir. Yasa
teklifinin ilave bir maddesi de belediyeler için iki turlu seçim sistemi.İki turlu
sistem seçim işbirliklerini de beraberinde getirecek.Güçlü ve nüfuzlu yönetimlere
imkan verdiği için genel olarak iyi gibi görülebilecek bu yaklaşım hassas bir
bölge olan güneydoğu açısından neler getirir bir düşünelim; Bölücü
terör sebebiyle devletin yıllarca yeterli hizmet götüremediği, terör için aldığı
tedbirler yüzünden vatandaşını da sıkıntıya sokmak zorunda kaldığı bu bölgelerin
insanının devlete olan bağlılıkları zayıflamıştır maalesef.Bu hastalık tedavi
edilmeden, terörün kökü kazınıp bölgeye eğitim ve sağlık başta olmak üzere devlet
hizmetleri ile istihdam yaratacak, bölgesel kalkınmayı sağlayacak yatırımlar götürülmeden,
toprak ağalığı gibi sosyal dengeyi bozan yapılanmalar yasal düzenlemelerle ortadan
kaldırılmadan mahalli idarelere verilecek ilave yetkiler korkarız ki bölgedeki
aşiret reislerinin ve toprak ağalarının, en kötüsü bölücü örgütün güçlerini ve
nüfuz kabiliyetlerini artıracaktır. Biz
(gümrük birliği, özelleştirme ve benzeri bütün konularda olduğu gibi ) bu konuda
da, TV’de veya benzeri zeminlerde, halkın huzurunda bütün görüşleri ihtiva eden
tartışmalar yapıldıktan sonra halkoyuna gidilmesi veya en azından bu tartışmaların
sonucu konuya ilişkin kamuoyu eğilimi genel itibariyle belli olduktan sonra mecliste
görüşülerek yasalaşması taraftarıyız. Oysa
son zamanlarda gerekli inceleme ve araştırmalar yeterince yapılmadan, altyapıları
tam olarak hazırlanmadan dayatmalarla ve emrivakilerle getirilen yasaların toplumsal
barışı ve sosyal dengeyi bozabileceğinin dikkate alınmadığı, aceleye getirilmiş
şov amaçlı denemelerle ülkenin geleceğinin riske sokulduğu kanaatindeyiz. Yetişmiş
MHP kadroları mecliste olsa idi bu endişelerimiz olmazdı. Öyleyse
daha hızlı adımlarla iktidara... Tanrı
Türk’ü korusun ve yüceltsin ! |