Bu
güzel hikayeyi herkes bilmez... Adam
ölmüş, ondan kalan toprak parçasını paylaşmak isteyen iki oğlu tarlanın içinde
“şurası senin, bu kısmı benim” diye anlaşmaya çalışırlarmış.Bu sırada tarlanın
yanından kasabaya giden yoldan geçen baba dostu bir komşuları, akşam üzeri eve
dönüşünde iki oğulun halen anlaşamadıklarını görünce kendilerine yardımcı olmak
istemiş.İki oğul bunu kabullenmiş, yer yer kurak, yer yer sulak olan tarlayı bölüşmekte
zorlandıklarını anlatmışlar. Baba
dostları “Bu çok kolay” demiş...”Biriniz bölün, diğeriniz beğendiğini alsın.” Böylece
kardeşlerden biri tarlayı ikiye bölen sınırı çizmiş, bunu yaparken de çok adaletli
olması icabetmiş, çünkü bir taraf diğerinden daha iyi olursa diğer kardeşin mutlaka
o iyi olan tarafı seçeceğini bilirmiş. Bazan
kolayca akla gelmeyen, ama çok basit ve adeta sihirli formüller vardır, uygulandığında
problemi çözer. .......................................................................
İstanbul ( belki İzmir için de bunu söyleyebilmek mümkündür ), eskiden beri, MHP’nin
Anadolu’da aldığı oy yüzdesini, %3‘ü hiç aşamamış olan oy oranı ile hep aşağılara
çekmiştir. Türkiye nüfusunun
altıda biri İstanbul’da yaşamaktadır. Yıllar
yılı atama yönetimlere maruz kalan İstanbul, parti merkezi tarafından hep bir
finans kaynağı olarak ve çok sayıdaki genel merkez delegesi ile ilgi görmüştür.Arada
seçilmiş yönetimler görev yaptıysa da iyi metodlar konamadığından bu yönetimler
de bütün teşkilatı kucaklayamamıştır.Seçilen çalışmış, kaybedenler uzaktan seyretmek
zorunda kalmıştır. İstanbul
bir türlü var olan dinamiklerinden istifade edememiştir. Neticesinde
iktidara giden yolu İstanbul’un düşük oy yüzdesi hep engellemiştir. Bu
ayın 23’ünde İstanbul’un kongresi var.Bu defa bütün ülkücü adayları biraraya getirmeye
ve birlikte görev yapmalarını temin etmeye dönük yoğun bir teşkilat talebi ve
bu minvalde çalışmalar var.Artık ülkücü hareketin gelenek haline getirdiği “istişare
toplantıları” birbirini izlemekte. Bu
mutad toplantılardan birinde değerli MYK üyesi Mustafa Verkaya herkese çok isabetli
gelen, genel kabul gören bir teklif sundu camiaya ; “Bundan
sonra İstanbul’da görev yapanlar, burada kazandıkları ünle memleketlerine gidip
milletvekili adayı olamamalılar.Burada yönetici olanlar, seçimde aday olacaklarsa
da burada olmalılar.Kendi siyasi kaderlerini İstanbul’un siyasi kaderi ile birleştirmek
zorundalar.” İşte sihirli
formül...Yazının girişindeki hikayedeki kadar basit, ama onun gibi net ve kesin
çözüm. Siyasete parlamentoda
devam etmek isteyen yöneticiler bu şart ile görev aldıklarında İstanbul’un oy
yüzdesini % 8-10’lara çıkarmak mecburiyetindeler. Bu
da herşeyden önce başarılı olabilecek bir yönetim icabettirir. Ve
bu da, bütün adayların ve potansiyel adayların birarada görev yapmasını.
Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin ! |