Muhteşem geleceğin, “Türk Birliği”nin
arifesinde “bir bayrak rüzgar bekliyor” ve geçmişte bir kısmı bize öncü olan,
bir kısmı yıllar yılı bize yoldaş, ülküdaş olan bu insanlar şimdi yanımızda değiller.
Olabilmeleri gerek.Bütün engeller, bütün olumsuz sebepler ortadan kaldırılmalı
ve bu birliktelik temin edilmeli.
................................ Hayatının
bir döneminde MHP yada Ülkü Ocakları’na mensup olmuş, bu teşkilatlara hizmet vermiş
insanlar bir kere, kısa bir süre için yan yana gelebilseler kudretlerinden kendileri
de ürkerler. ................................ Ülkücüler
“ideal askerleri”dirler. Doğuş yeri üniversiteler olan, %70’i aydın olan bu
hareketi kontrol edebilecek seviyede ( MİT dahil ) bir devlet örgütü yoktur.
Sömürgecilerin 5. kol faaliyetleri ve illegal örgütleri ile Türk Milleti’nin hak
ve menfaatleri için savaşmak ülkücü hareketin misyonunun gereğidir.
.................................. ...Kültür
- Sanat - Edebiyat çevrelerinde, sivil toplum örgütlerinde, en önemlisi de medyada
yok gibiyiz. Beğendiğimiz, keyifle izlediğimiz tiyatrocuları bir konuşturuyorlar
ki, bakıyoruz o da solculuk modasında.Entelektüel ve çağdaş görünüm için bu makyaj
gerekli sanki.Niçin demokratlık, çağdaşlık gibi kavramları hak etmedikleri halde
solcular sahiplenmiş de, gerçekte hak eden taraf olmamıza rağmen biz karşı imişiz
gibi tanıtılıyoruz. Ülkücü hareketin siyasi ve ideolojik kurumları bu sahayı
artık daha iyi değerlendirmek gayretinde olmalıdır kanaatindeyim. Yoksa, hak
ve menfaatleri uğruna öldüğümüz millete kiralık katiller gibi tanıtılmamız hep
devam eder. ................................. Şimdi
ne oldu ki MHP çizgi değiştirsin? Liberalizm mi değişti ki MHP liberal olsun?Liberal
olanlar o zaman da vardı zaten, biz 25 sene sonra onca diyete rağmen liberal olacaktık
ise yazık değil mi ölenlere, ölmeyip te sakat kalanlara, çeyrek ömrü ceza yatanlara?
.................................. REFAHYOL
iktidarı onca yaşanmış ve yaşanacak zararlarına rağmen, milletin RP’yi tanıma
şansı bulması açısından faydalı olmuştur kanaatindeyiz.
................................... Sağdaki
ve soldaki liberal partilerin iktidarlarında ortaya çıkan hırsızlıklarından ve
şaibelerinden kaçanlara alternatif göründüğü için adres olan RP’nin böyle erkenden
teşhir olması MHP’nin iktidar yürüyüşünde muhakkak ki önünü açmıştır. Umut
ediyoruz ki MHP bu defa esen rüzgarı yelkenine doldurmayı bilecektir.Bu defa REFAH
da umut olmaktan çıktığı için iktidar daha yakındır. Yine de bu ülkenin kaybettiği
zamana ve konjonktüre yazık.
.................................... Yönetenlerin
; “Ben iyi yönetiyorum, hep ben yönetmeliyim, yöneticiliğimin bana verdiği gücü
onu hep muhafaza edebilmek için kullanmam haktır, çok adaletli olmak zorunda değilim”
bakışı olursa yanlış olur. 30 siyaset yaşına gelmiş olan bir hareketin mensuplarının,
tartışılmaz genel başkanları dışında, kendilerini yönetecek arkadaşlarını seçebilecek
kabiliyetleri elbette ki vardır.Onlar ki bütün ülkeyi yönetmeğe talip olan kadrolardır.
...................................... Bu
hareket Türk Milleti’nin hak ve menfaatlerinin bekçisidir.Bu hareket yaradılışı
itibariyle toplumcudur. Şimdilerde birileri hasbelkader bazı yönetim kademelerini
ikbal beklentileri ile işgal etmiş olsalar bile, bu hareket bir gün kendi çocuklarının,
bu millete beklentisiz hizmet vermekten manen tatmin olan evlatlarının temiz ellerine
teslim olacaktır. ...................................... Neden
devrimci değil de ülkücü mafya? Bu soruya cevaben hemen söylenebilecek bir
şey vardır ; “kamuoyu” oluşturan müessese medyadır ve medyada ülkücü hareketin
lobisi yoktur, devrimcilik ise her kademedeki medya mensuplarının büyük çoğunluğunun
kravat gibi bir medeniyet göstergesi olarak kullandığı aksesuardır.Bu ilişki samimi
değildir, art alanda hesaplar güden bir ilişkidir.
.............................. Garip
görünse bile, ülkemize bir çok düşünce ve fikir akımı gibi “sol” da batıya açılan
pencereden girdiği için esas itibariyle batıya hizmet etmiştir. 70’li yılların
ortalarında MİT ve CIA provokasyonları ile elliden fazla fraksiyona bölünen sol
örgütlerin içinde KGB tarafından finanse edilip yönetilenler de mevcuttur.Neticede
Rusya’nın sömürgeci ve yayılmacı emelleri bilinmektedir.Fakat birlikte bulandırdıkları
denizde daha çok balık tutan ABD olmuştur. 12 mart - 12 eylül süreci ülkemizde
kapitalizmin “dışa bağımlı tekelleşme süreci” olmuştur.Bu gün Marksist-Leninist
çizgide olduğunu iddia eden PKK bölücü terörünün arkasında da aynı sömürgeci batı
vardır. ............................. İşte
bu ABD ( ve diğer gelişmiş batı devletleri ), güneydoğu sınırlarımızın içinde
yada dışında, o petrol bölgesinde, kendilerine bağımlı olmağa mecbur olan bir
uydu devleti isterler.Bu tabiidir.Adı kürt olmuş yada başka birşey olmuş önemli
değildir.Önemli olan o bölgedeki petrole hükmetmelerini sağlayacak bir ilişkidir,
kim buna daha meyyal ise devleti o kursun isterler.Yani bu hadise birçoklarının
iddia ettiği gibi, bir milletin tarihteki yerini alabilme savaşı filan değildir.”Sömürgeci
sermaye”nin ABD ve benzeri egemen devletlerle Dünya zenginliklerine hükmedebilme
savaşıdır. ............................. Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği’nden sonra şimdi de TÜSİAD bölücü senaryolara hizmet
eden bir rapor hazırlattı.Zaten iş çevrelerinin patronajında olan medyadaki solcu
demokrasi havarileri de tam destek vaziyetindeler.“Burjuva solcular”la “solcu
burjuvalar” artık herkesin içinde kolkola gezmeğe başladılar. Aslında aynı ruhun
iki ayrı bedende olması gibi garip görünen bir gerçek bu.
.............................. Dayanışmanın
nelere imkan vereceğini anlayabilmek için, “kızılordu” çizmeleri altındaki Polonya’da
“Dayanışma Sendikası”nın bir tersane işçisini ülkelerine devlet başkanı yapabildiklerini
hatırlamak yeterlidir. Dayanışma kalkınmayı getirir.Bu kaçınılmazdır.
Bütün ülkücüler bir gün şartlarını oluşturup yan yana geleceklerdir.Bu da kaçınılmazdır.
..............................
Bakü-Ceyhan petrol boru
hattı, tek başına bir petrol geliri olarak değerlendirilmemelidir.Bu hat Türkmenistan
doğalgazını da, Kazakistan petrolünü de, Dünya piyasalarına aynı maliyet şartlarında
girmek isteyecek olan Rusya ( ve hatta İran ) petrollerini de aynı güzergahı izlemeye
zorlar.Bütün bu boruların vanasını elinde tutmak enerjinin hammaddesine hükmetmek
demektir. Enerjiye hükmeden Dünya’ya hükmeder !
............................. Türkiye
“Gümrük Birliği”ni konuşurken, sağdaki ve soldaki basının neredeyse bütünü Türk
Milleti’ne Gümrük Birliği’ni empoze ederken MHP, liderinin ağzından, Gümrük Birliği
konusunda halkoyuna başvurulması gerektiğini ifade etti.Hatta bu benzeri bütün
hayati konuların halkoyu ile belirlenmesi gerektiğine işaret etti.(......)Biz
şimdi MHP’nin bu sebeple Türk kamuoyuna takdim ettiği yeni bir yönetim biçimine
dikkat çekmek istiyoruz. “Temsili
Demokrasi” yerine “Doğrudan Demokrasi”...Bu, Dünya’nın geleceğindeki yönetim biçimidir.
MHP gelecekten sesleniyor...Ama sesi çok derinden geliyor.Bize düşen bu sesi gür
ve karşı konulmaz kılmaktır.
............................... “Avrupa
Birliği”ne tam üye olmadan iştirak edeceğimiz bir “Gümrük Birliği” anlaşması,
kararlar alınırken içinde bulunmadığımız bir heyetin, haliyle aleyhimize olabilecek
kararlarını peşinen kabullenmektir. “Avrupa Birliği”nin esas itibariyle bir
hırıstiyan kulübü hüviyeti taşıdığı da bir vakıadır.Türkiye’nin “Avrupa Birliği”ne
tam üyeliği müşkül görünmektedir ve bizce faydaları da meçhuldür. Biz Dünya’da
yapayalnız kalma riski halinde , bu benzeri birliktelikleri her şeye rağmen tercih
edebilirdik.Oysa bizi bekleyen gelecekte “Türk Birliği” var. Ki o idealimizdir.
Ki o, Türk ulusunun mutlu ve müreffeh istikbalidir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
de Dünya’ya adalet dağıttığı halidir. Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin
! |