MHP
teşkilatlarının omurgasını “ocak”tan yetişme ülkücüler oluşturur.MHP’nin ilke
ve prensiplerini benimseyen ve kendi vasıfları ile MHP camiasında kabul gören
insanlar da mazilerinde bir ocak eğitimi görmemiş olmakla birlikte MHP teşkilatlarında
“Aksiyoner Türk Milliyetçiliği”ne hizmet edebilmektedirler.Fakat bu insanların
MHP’yi tercih etmeleri de ideolojik eğitimli insanların MHP’nin sosyal, siyasi,
iktisadi söylemlerini ve projelerini, uygulamalarla ve propoganda ile halka ulaştırmaları
neticesinde mümkün olabilmektedir. Bunları
söylerken, “Ülkü Ocakları” eğitim sürecinin MHP’nin siyasi başarılarına ne ölçüde
etkili olduğunu hatırlatmak amacındayız. Bu
gün parti teşkilatlarının yönetimleri, ağırlıklı olarak, 70’li yılların kendine
özgü şartlarını az yada çok yaşamış olan insanlardan oluşmaktadır. O
yıllarda namluların ucunda yaşayan insanların ölüme bu kadar yakın olabilmek için
iyi sebeplere ihtiyaçları vardı ve bundan dolayı daha çok okuyor, dinliyor, araştırıyor
ve öğreniyorlardı. O yılların
ocak teşkilatları yapılanmaları ve gelenekleri itibariyle 80’li ve 90’lı yıllardaki
örneklerden daha demokratik bir yapıya sahiptiler.Risk kavramının insan hayatına
tekabül ettiği o günün şartlarında bu günkünden daha çok ihtiyaç duyulan disiplin
ise otoriteden çok ideolojik eğitimle temin edilmekte idi. Yeni
kuşaktaki ideolojik eğitim eksikliğinin - ki bu eksikliğin asıl sorumlusu önceki
kuşaklardır kanaatindeyiz - getirdiklerinden söz edip yara kaşımak niyetinde değiliz. Biz
sadece bu günün şartlarının ideolojik eğitime daha müsait olduğu halde bunun gereğince
yapılamadığı iddiasındayız. Ve
bu kuşağın gelecekte parti yönetimlerinde vazife yapacaklarını hatırlatmak istiyoruz. Bize
göre, “Ülkü Ocakları”nın gerek işleyiş gerek yapılanma biçimlerinin günün şartlarına
uygunluğu ilgilerince gözden geçirilmeli.İyi insanlarla yönetildiğinde iyi olabilen,
niyet ve kabiliyetleri tartışılır insanlar tarafından yönetildiğinde ise hareketin
geleceğine yönelik ciddi kayıplara sebebiyet verebildiği artık herkesçe görülmüş
olan bu yapılanma biçimi bu günün şartlarına uygun değildir.Çünkü artık yanlışa
gidişi bir buyruğu ile durdurabilecek olan “Başbuğ Türkeş” yok.O halde bu günün
şartlarının gereği tesbit edilmeli ve hemen uygulamaya geçirilmelidir. Biz,
tartışmaya açık ham bir düşünce olarak, ocak yönetimlerinin üyelerin oy çokluğu
ile belirlenen ve parti ve derneklerdeki gibi yönetim kurullarından oluşan bir
statüye kavuşturulmasının olabilirliğini araştırmayı ilgililerine teklif ediyoruz. Umuyoruz
ki ocaklarda demokrasi kültürünü uygulamalı olarak alan ülkücülerin bu deneyimleri
gelecekte parti yönetimlerinde hizmet verecekleri günlere de katkılar sağlar. Ama
daha önemlisi, iktidara yürüyen hareketin bu gün ihtiyaç duyduğu olumlu imaj ve
eğitimli propoganda gücünü artırabilmek ve iktidarı daha yakına getirebilmektir. Tanrı
Türk’ü korusun ve yüceltsin ! |