Önümüzde
23 Kasım var. Önce Genel
Başkanlık seçimi tekrarlanacak.Genel Başkan önceki örneğinde olduğu gibi “üç turlu”
bir seçimle belirlenecek. 1. turda adaylardan birinin geçerli oyların yarısından
bir fazlasını alamaması halinde 2. tur gelecek.Adayların ve sonuçta delegenin
şartları dikkate alarak değişen tavrı neticesinde 2. turda belki bu aranan oran
gerçekleşecek yada 3. tura yasa gereği en çok oyu alan 2 aday katılacak ve biri
diğerinden daha çok oy alarak Genel Başkan seçilecek. Bundan
sonra seçilen Genel Başkanın birlikte çalışacağı Merkez Yürütme, Merkez Karar
ve Merkez Disiplin Kurulları belirlenecek.Biz bu seçime, önemine binaen, Merkez
Yürütme Kurulu açısından bakacağız ve değerlendirmeler yapacağız. MYK
Genel Başkanın birlikte çalışacağı “Başkanlık Divanı”nı da kendi içinden seçecek
olan kuruldur.MYK’nın ve devamında Başkanlık Divanının Genel Başkanla ne kadar
uyumlu olabildiği ise partinin ve hareketin büyüme hızında çok etkilidir. Örneği
yaşıyoruz.6 temmuz sonrasında, dünden bugüne bütün yerleşmiş ilişkileri ile gelen
MYK, yeni seçilen Genel Başkana kendi yardımcılarını belirleme ve böylece daha
uyumlu daha tempolu çalışma fırsatını vermesi icabederken ( ki Sayın Genel Başkan
Başkanlık Divanı listesini bir mutabakat listesi olarak, bütün diğer adayların
ve gurupların temsilcilerini de barındıran bir şekilde hazırlayıp teklif etmişti
) böyle yapmamış, onu bir sonraki Genel Başkanlık seçimine olumsuz şartlarda götürmeyi
amaç edinerek bir Başkanlık Divanı belirlemiştir.Yani, yakın görünen bir seçimin
arifesinde, seçmene dönük uyumlu başarılı bir çalışma ortamına hilaf, “işte bu
Genel Başkan başarısız, iyi çalışamıyor” dedirtmek isteyen bir ortam yaratılmak
istenmiştir.MHP’nin seçmen nezdinde kaybedeceği sempati ve itibar hiç önemsenmeden,
salt gelecekteki kongrede yeniden bir şans yakalamak için, “önümüzdeki bir seçimde
MHP’nin milletvekili adedi 100 olmasın da 50 olsun, ama yeterki bizim belirlediklerimiz
olsun, yada bizatihi biz olalım” der gibi. Şimdi
belirleyici olan delegenin iradesidir.Delege bütün yaşananları gördü, kararı o
verecek.Umuyoruz ki bugün yaşadığımız zorakiliklerden kurtulacağız. Ama
bir başka üzüntüyü de yaşamak istemiyoruz ; Uyumlu
bir yönetim başarı için elzemdir.Bu doğru ama bu harekete çokça emek vermiş, daha
çokça da emek verebilecek olan, hareketin bu günlerine iştiraki çok olmuş, yarınlarındaki
başarılara da iştiraki çok olabilecek olan seçkin dava adamlarının bir kısmı çeşitli
sebeplerle başka başka listelerde olacak.Listelerden biri kazanacak, kaybeden
listelerde bir çok değerli insan hasbelkader yanlış bir tercih yaptı diye, yarınların
başarılarını büyütmek artırmak imkanını kaybedecek.Daha doğru bir ifadeyle, hareket
bu insanlardan, onların birikimlerinden ve hizmet aşklarından yeterince istifade
edebilmek şansını kaybedecek. Denilir
ki; “Hizmet için apolet şart değil, gönlünde bu heyecanı duyanlar nasılsa hizmetin
bir yolunu bulurlar.” Bu ifade akla uygun ve kulağa hoş geliyor ama pratikte yaşadıklarımız
böyle değil. Şimdi bizim
beklentimiz, ilgilileri bu gerçeği gözardı etmeden hesap yapsınlar ve bu camiaya
bu üzüntüyü yaşatmasınlar. Uzun
yıllardır birlikte siyaset yaptığımız, dost sohbetlerinde kendilerinden övgü ile
sözetmek ihtiyacı duyduğumuz, her vesile ile örnek gösterdiğimiz, saygı ve hayranlık
hisleri beslediğimiz bir nice insanla şimdi yanyana olamamak, ortak tutkumuzun
uğrunda omuz omuza yürüyememek ihtimali acı veriyor. Karar
noktasındakiler doğru karar vermek zorundalar. Tanrı Türk’ü korusun ve
yüceltsin ! |