Bu ülkenin geleceğini ipotek eden
kararlar verilirken bizim de söyleyeceklerimiz var. Bize
göre ; Özelleştirme
bazı şartlarla ve bazı istisnalarla yapılmalıdır. Dikkat edilecek en önemli husus
tekelciliğin önlenmesidir. Bir diğeri ise, işkolu ile ilgili sendikalar özendirilerek,
onlara kolaylıklar ve öncelikler tanınarak işyerlerinin çalışanlarına satılmasının
hem ülke ekonomisi açısından, hem de iş barışı açısından çok iyi neticeler sağlayabileceğinin
göz önüne alınmasıdır.”Yabancı sermaye”ye açılma mülkiyet satışı olarak değil,
işletme hakkının devri şeklinde olmalı ve son seçenek olarak kullanılmalı, stratejik
öneme haiz bazı işletmeler yabancı sermayeye asla satılmamalı ve devredilmemeli,
yine bazı stratejik işletmeler ise her şartta devlet tasarrufunda olmalıdır. Biliyoruz
ki bazı önlemler ile bu işletmelerin devlet tarafından bugünkünden daha verimli
çalıştırılması da mümkündür. Çalışanların,
çalıştıkları işyerlerinin sahibi olması ve yönetimine katılması MHP’nin kamuya
“Millet Sektörü” olarak takdim ettiği bir sosyoekonomik projedir.
Bize göre ; Bakü
- Ceyhan petrol boru hattı, tek başına bir petrol geliri olarak değerlendirilmemelidir.
Bu hat Türkmenistan doğalgazını da, Kazakistan petrolünü de, dünya piyasalarına
aynı maliyet şartlarında girmek isteyecek olan Rusya ( ve hatta İran ) petrollerini
de aynı güzergahı izlemeye zorlar.Bütün bu boruların vanasını elinde tutmak enerjinin
hammaddesine hükmetmek demektir. Enerjiye
hükmeden Dünya’ya hükmeder ! Bize
göre ; “Gümrük Birliği”
öncelikle “Türk Birliği”ne ve ulusumuz adına faydalı ve gerekli olabilecek
diğer bölgesel işbirliklerine mani teşkil etmediği sürece ve anlaşmalar lehimize
olduğu hallerde kabul edilebilir. “Avrupa
Birliği”ne tam üye olmadan iştirak edeceğimiz bir “Gümrük Birliği” anlaşması ise,
kararlar alınırken içinde bulunmadığımız bir heyetin, haliyle aleyhimize olabilecek
kararlarını peşinen kabullenmektir. “Avrupa
Birliği”nin esas itibariyle bir hırıstiyan kulübü hüviyeti taşıdığı da bir vakıadır.
Türkiye’nin “Avrupa Birliği”ne tam üyeliği müşkül görünmektedir ve bizce faydaları
da meçhuldür. Biz Dünya’da
yapayalnız kalma riski halinde, bu benzeri birliktelikleri, herşeye rağmen tercih
edebilirdik. Oysa bizi bekleyen gelecekte “Türk Birliği” var. Ki o idealimizdir.Ki
o, Türk ulusunun mutlu ve müreffeh istikbalidir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
de Dünya’ya adalet dağıttığı halidir.. MHP,
“Gümrük Birliği”nin ( ve benzeri hayati ehemmiyet arzeden konuların ) halkoyuna
sunulması taraftarıdır. Konunun lehindeki ve aleyhindeki bütün görüşler kamuya
takdim edildikten sonra, halkın kendi geleceğine ilişkin bu önemli kararı bizatihi
almasından yanadır. “Gümrük
Birliği” anlaşmasının ve benzeyen birlikteliklerin, “tam bağımsızlık” ilkesine
halel getirmemesi, diger faydalı birliktelikler için kısıtlayıcı olmaması, özellikle
“Türk Birliği” için mani teşkil etmemesi, MHP’nin önşartıdır.
Uluslararası hukukun güçlüden yana işleyişi unutulmamalıdır.
Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin ! |