Değerli
Kazım Ayaydın ağabey - camia onu “Demokrat Kazım” olarak ünlemiştir - transfer
furyasında MHP ile geçmişte hiçbir bağı bulunmayan iki milletvekilinin MHP’ye
iştirakini bir sohbette değerlendirirken ; “İki
gemi hediye aldık, bir “Dünya Savaşı”nı da kucağımızda bulduk.Bu hadise bana onu
çağrıştırıyor” dedi. İsmail
Köse bir muhterem zat.İmam-Hatip kökenli, DYP’nin kurucularından, milliyetçi-muhafazakar,
öyle MHP’de sırıtacak bir yapısı yok.Demirel ile ilişkisi ise “onun izni olmadan
helaya bile gitmez” cinsinden.Yani bu transfer Demirel’den mutlak surette icazet
almıştır.Hatta bir adım daha atalım, Demirel kıymet verdiği İsmail Köse’yi pis
kokuların çıktığı transfer borsasından ayrı tutabilmek, onu şaibelerden koruyabilmek
için sayın Köse’ye MHP’ye geçmesini tavsiye etmiştir.Bu konuya münhasır Tuğrul
bey ile Demirel’in arasındaki prensip mutabakatı ise Tuğrul beyin Genel Başkan
Vekili sıfatı ile Çankaya’ya yaptığı ziyarette oluşmuştu. Kubilay
Uygun ise DYP’nin moral aradığı bir dönemde DSP’den DYP’ye birkaç gün içinde birkaç
defa gidip gelmesiyle tanınır.Sayın Uygun sonuçta DYP’lilerce ikna edilebilmiş
ve o gün için son durak DYP olmuştur.Onun da MHP ile geçmişte hiçbir bağı yoktur
ve halde de hiçbir müştereği yoktur. Sanıyoruz
ki o da, adının etrafında zaten dolaşan şaibelerden ötürü, yeni bir transferle
medya tarafından ipliğinin pazara çıkarılacağı endişesi ile şimdilik hükümet dışı
kalacağı mutlak olan MHP’ye geçerek nispeten korunaklı bir tranfer gerçekleştirmiştir. “Derin
Devlet” MHP’nin parlamentoda olmayışından çok sıkıntı çekti.Şimdi onu da parlamentoda
istiyor.Ama sistem yanlısı olarak.Çok büyümesini, merkezi ele geçirmesini de istemiyor
çünkü ne kadar asimile edilse bile esası itibariyle radikal bir çizgisi var MHP’nin.Kitleleri
arkasına aldıktan sonra kendi söylemlerini uygulamaya koyabilir ve egemenlerin
çarkını durdurabilir. Onlara
göre MHP mutlaka - parlamento dahil - devlet dengelerinin içinde olmalı ve yönetimi
de sistem yanlısı olmalı.Böyle olunca diğerlerinden pek farkı kalmayacağı için
toplumsal bir oy patlaması ve kudretli bir iktidar da ihtimal dışı kalır. Biz
neredeyse her yazımızda iki temayı işlemeye gayret göstermekteyiz ; “Türk Birliği”
ve ülkücülerin birliği.Biz her fırsat bulduğumuzda ülkücülerin birlik zamanının
geldiğine işaret etmekteyiz.Diğer partilerde siyaset yapan yada çeşitli sebeplerle
siyasetin dışında kalmayı tercih eden bütün ülkücülerin artık üçhilalli bayrak
altında toplanması gerektiğini ısrarla vurgulayanlardanız. Kongre
sürecinde, diğer partilerdeki ülkücü kökenli milletvekillerinin MHP’ye katılacağına
ilişkin yazılanları ve söylenenleri heyecanla karşıladık.Ama bu başka birşey.Gelenler
ülkücü değil, hareketle hiçbir dönemde bağı olmamış kimseler. Bağı
olanların neyi beklediğini tabii ki biliyoruz.Ve bu gelenlerin neden bu zamanda
geldiğini de biliyoruz. Tuğrul
bey, “Benim zamanımda da MHP’ye katılanlar olur” diye göstermek istiyorsa, katılanların
nasıl kişiler olacağı, yada ülkücü camianın baştacı ettiği, edeceği kişiler olmayacağı
da görülmüş oldu böylece. Bu
insanların ilk seçimde kazanabilecek yerlerden aday gösterilip iki ülkücünün meclise
girmesini engelleyeceği ihtimali ise bizce daha üzücüdür. Tanrı
Türk’ü korusun ve yüceltsin ! |