Türkeş
ve MHP, esir Türk boylarının varlığı ve bu gün birçoğunun kavuşmuş olduğu bağımsızlığı
noktasında tarih önünde haklı çıkmıştır.Atatürk’ün “10. yıl nutku”nda işaret ettiği
bu gelecek, Türkçü hareketin ve Türkeş’in 50 yıllık, MHP’nin ise varoluşundan
bu yana, yani 30 yıllık söylemidir. Bu
tarihin teslim ettiği ve herkesin kabul ettiği bir haklılıktır. Biz
şimdi daha az bilinenlerinden söz edeceğiz ; DPT’yi
Türkeş kurdu ! Planlı
kalkınma dönemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomi sürecinde bir evrimdir.Gelişmiş
dünya devletlerinin, ilgi sahalarındaki diğer bazı az gelişmiş ülkelerin ekonomik
ve sosyal gelecekleri için bile çeşitli planlar yaptığı dönemlerde yine bu az
gelişmiş ülkelerden sayılabilecek ülkemizde, ekonomi önceden belirlenmiş hedeflerden
yoksun bir şekilde, tabiri caizse akıntı ile birlikte seyrederken, bu yanlışlığın
farkına varan Türkeş, 1960 ihtilali döneminde DPT’yi kurdu.Böylece 5 yıllık kalkınma
planları ile ülkenin sosyo-ekonomik gelişimi hedeflere endekslendi ve bu hedefleri
yakalamak için gerekli olan projeler üretildi, kalkınma süreci hızlandı.Yatırımlar,
üretimler, ihracatlar artık bu hedefler doğrultusunda yapılır oldu. TÜBİTAK’ı
Türkeş kurdu ! Bilim
ve Teknoloji çağında üretimin ilkel teknoloji ile yapılması rantabiliteyi ortadan
kaldırır.Gelişmiş ülkeler ise azgelişmişlere hep eski teknoloji ihraç ederler.Bu
tabii ki onları mütemadiyen sömürebilmek içindir.Büyük devletlerin casusluk örgütlerinin
günümüzdeki en önemli çalışma sahası teknoloji casusluğudur.Bilim ve teknikte
daha önde olan dünya siyasetine daha çok nüfuz edebilmektedir. 2.Dünya
Savaşı’nın yer ile bir ettiği Japonya bilim ve teknik sayesinde çok kısa bir sürede
dünya devleri arasına girebilmiştir.Müthiş bir toplumsal irade sergilemişler,
batıda öğrenim yapıp yetişen bütün Japon bilimadamları ülkelerine dönmüşler ve
ülkelerinin kalkınmasına hizmet etmişlerdir. Bu
gün amacına yeterince hizmet edemiyor olsa bile, kuruluşundaki niyet itibariyle
fevkalade ideal bir kurum olan TÜBİTAK’ı da bu ülkeye Alparslan Türkeş kazandırmıştır. DPT’yi
Türkeş kurdu, TÜBİTAK’ı Türkeş kurdu... Sosyal
Güvenlik Kurumunu da Türkeş kuracak ! Bu
gün için SSK’nın müflis hali bilinmektedir.Bağ-Kur zaten ha var ha yok...Memurların
ve memur emeklilerinin sosyal güvenlik kuruluşu olan Emekli Sandığı da tatmin
edici bir işleyişe sahip değil.Memur çalışırken ne alıyor ki emekli olunca ne
bulsun? Gelişmişliğin temel
göstergelerinden olan sosyal güvenlik problemini çözebilmek için MHP bütün sosyal
güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanarak koordineli ve sağlıklı bir işleyişe
kavuşturulması gerektiğini işaret etmiş, herkese bir sosyal güvenlik numarasının
verilmesini teklif etmiştir. “Tarım
Kentleri” MHP’nin projesidir, DOKUZIŞIK doktrininde ve parti programında yer
alır. Bu proje MHP tarafından
70’li yılların başlarında Türk kamuoyuna takdim edilmiştir.Esas itibariyle, ortalama
10 köy için belirlenecek merkez köylere sağlık, eğitim, güvenlik ve benzeri devlet
hizmetlerinin, çevre için yeterli boyutlarda götürülmesi ile çevre köylerin yapılanmaları
itibariyle bu merkez köye doğru bir akış içinde olacakları ve zaman içinde bir
kent hüviyeti kazanacakları gelişme sürecini ihtiva eden “Tarım Kentleri” projesi
bundan 20-25 yıl önce uygulamaya konulmuş olsa idi, muhakkak ki bütün ülkeye fevkalade
faydaları olabilecekti fakat en önemlisi güneydoğu bölgemizde bu gün yaşanan sorunların
belki de önü o günden kesilmiş olacaktı.Bu gün güvenlik nedeniyle boşaltılan
mezralar olmayacaktı, eğitim ve sağlık benzeri asli devlet hizmetleri de yeterli
olduğu için “göç” asgari boyutlarda kalacak ve bölgesel yatırımlar bu günkünden
çok daha fazla olacaktı.Neticede hiçkimse bunların eksikliğini istismar edip yöredeki
körpe beyinli genç insanları kendi halkına ve devletine kurşun sıkmağa ikna edemiyecekti.
“Millet Sektörü”
de bir MHP projesidir. Üretimi
yapan işçilerin yönetime de iştirak etmelerini kendi çalıştıkları fabrikaların
hissedarları olmalarını içeren bu proje de 25 sene önce uygulanmağa başlasa idi,
bu gün KİT’ler ekonomiyi kitleyemeyecekti.Devletin sadece bazı stratejik sektörlerde
ve kar getirmeyen hizmet sektörlerinde yer alacağı, özel sektörün tekelleşemeden
var olacağı, ama en önemlisi, ekonominin dinamizmini millet sektörünün temin edeceği
bir model öneriyordu MHP. Şimdi ise hal ortada, hükümetlere “ne pahasına olusa
olsun, özelleştirme” dedirtecek kadar, devletin -ve dolayısıyla milletin- malını
gözler önünde yağmalatacak kadar vahim bir durumu yaşıyoruz. Biz
tabii ki böyle yağmacı bir özelleştirmeye, tekelleşme sürecine, hele yabancı sermayeye
mülkiyet satışına karşıyız.Fakat bu, başka bir başlığın altında tek başına işlenmesi
gereken geniş bir konudur. Ve...
“Doğrudan Demokrasi” Türkiye
“Gümrük Birliği”ni konuşurken, sağdaki ve soldaki basının neredeyse bütünü Türk
milletine Gümrük Birliği’ni empoze ederken MHP, liderinin ağzından, Gümrük Birliği
konusunda halkoyuna başvurulması gerektiğini ifade etti.Hatta bu benzeri bütün
hayati konuların halkoyu ile belirlenmesi gerektiğine işaret etti.Genel Başkan
Yardımcısı Muharrem Şemsek tarafından hazırlanan bir küçük kitapçık ile de Gümrük
Birliği’nin ne olup ne olmadığını teşkilatlarına ve Türk kamuoyuna takdim etti. Biz
Avrupa ile gümrük birliğini ancak anlaşmalar lehimize olduğu hallerde kabul ederiz. Biz
esasta “Türk Birliği”ni hedef edinmişiz.Diğer hiç bir birlik iştirakinin buna
mani olmaması ön şartı vardır bizim için. Fakat,
Gümrük Birliği de tek başına bir başka yazının konusu olmalıdır. Biz
şimdi MHP’nin bu sebeple Türk kamuoyuna takdim ettiği yeni bir yönetim biçimine
dikkat çekmek istiyoruz. “Temsili
Demokrasi” yerine “Doğrudan Demokrasi”... Meclise
kişisel beklentiler ve hesaplarla giren temsilcilerin kendi angajmanları sebebiyle
milletin hak ve menfaatlerini çiğneyen tasarrufları olabilmektedir. Lider
sultasındaki partilerin bağlayıcı gurup kararları ile milletvekili iradelerine
ipotek koymalarının da sayısız örneği vardır. Bu
ve benzeyen sebeplerden ötürü, toplumun geleceğini ilgilendiren hayati konularda,
temsilcilerin değil bizzat toplumun karar vermesi ideal olanıdır. İşte
bu geleceğin demokrasisidir. Ve
Türkeş, Gümrük Birliği gibi hayati konularda halkın bilgilendirilmesi ve sonrasında
halkoyuna gidilmesi gerektiğine işaret etmiştir. MHP
gelecekten sesleniyor...Ama sesi çok derinden geliyor.Bize düşen bu sesi gür ve
karşıkonulmaz kılmaktır. Tanrı
Türk’ü korusun ve yüceltsin ! |