25 / 05 / 1988
MHP camiasına ve teşkilatlarına yönelik yoğun bir terör
kampanyası yaşıyoruz.
Bir şehit daha verdik.
Birer birer vurulsak da, teröre taraf olmamakta
kararlıyız. Türkiye'yi yeniden bir kargaşa ortamına
sürüklemekten fayda umanlar bizden beklediklerini
bulamayacaklar.
Biz ölümden korkmayız. Bu "Tanrı yazgısı"dır, "takdir-i
ilahi"dir bizim için.
Milletinin hak ve menfaatleri uğruna uğraşlar verdiği
için, bu sebeple MHP teşkilatlarında hizmet yapmış yada
yapıyor olmasından ötürü vurulan insanlar elbette ki
şehittir. Ve bizim için şehitlik mertebesi ölümü çok
kolaylaştırmaktadır.
Bunun için, birer birer vurulsak da teröre taraf
olmayacağız.
* * *
İktidara yürüyen MHP'den gocunanlar kimler ki bu
yürüyüşü durdurmak için bizim üzerimize oyunlar
hazırlamakta ve oynamaktadırlar?
Hadise, dağlarda tükenişini yaşayan bölücü örgütün
şehirlerde kendine bir hedef seçip yeni militanlar da
kazanarak ayakta kalabilmek arzusudur, provokasyonudur
basitliğinde algılanabilir.
Hatta, bölücü örgütün ve evvel eski şehirlerde ona
taşeronluk yapan diğer terör örgütlerinin, müstakbel MHP
iktidarında kararlı ve tutarlı politikalarla yok
edileceklerinden endişe ettikleri için, onu halkın
gözünde terör yanlısı imiş gibi gösterip oy kaybetmesini
sağlamak, iktidarına engel olmak gayretlerinden tezi de
öncekine ilave olabilir.
Ama başka şeyler de olabilir... Öyle çok kolay akla
gelmeyecek karışık ilişkiler de söz konusu olabilir;
Yıllar, yıllar sonra, yakışıklı ve çevik bir kişinin bu
ülkeye "devlet başkanı" olmasının alt yapılarını
hazırlayan senaryonun bir bölümü de olabilir bu
saldırılar.
"Ne alakası var" demeyin.
Demirel'in durup durup "başkanlık sistemi" diye
tutturmasının ne alakası var ülke gerçekleriyle.
Evet... Başkanlık sistemi bir MHP tezidir.
Bundan 30 yıl önce Türkiye'nin gündemine takdim
edildiğinde konjonktür bu günkünden çok parklıydı.
Türkiye'yi eyaletlere bölmek isteyen ve hele bir
kısmını, enerjinin hammaddesi olan petrolle alakalı olan
bir kısmını, ilerde tümden Türkiye'den koparmak isteyen
bir plan henüz uygulamaya konmamıştı.
Ve MHP bu tezini, güneydoğuda dahil bütün fakir
yörelerin kalkınmasına, devlet hizmetinden yeterince
nasip almasına hizmet edecek olan "Tarım Kentleri"
projesi ve sermayenin tabana yaygınlaşmasına, küçük
sermayelerin birleşerek yöresel büyük yatırımlar
yapmasına imkan verecek olan "Millet Sektörü" projesi
ile birlikte teklif etmekte idi. Ki bu projeler
uygulandığında bölücü terör zaten kendisine hayat veren
olumsuz yöresel şartları bulamayacak ve hiç var
olamayacaktı.
MHP, "Başkanlık Sistemi" tezini "güçlü iktidar" için
teklif etmekteydi ama bunun bir ön şartı da vardı;
"Milli Devlet-Güçlü İktidar"
Şimdi hâl böyle değil, bu günkü konjonktürde Türkiye'nin
menfaatleri adına "Başkanlık Sistemini" konuşmak zamanı
değil.
Konuşuluyorsa bilinmedik bir sebebi olmalı.
MHP'ye yapılan bu saldırıların da bilinmedik bir sebebi
olmalı.
Öyle ya, bu bölücü örgüt üç tane baldırı çıplağın
yanyana gelerek kurduğu ve sonra doğal seyri içinde
büyüyerek bu ülkeye bela olacak gücü kazanmış bir
organizasyon değil ki.
Bunlar hep ısmarlanmış, beslenmiş, büyütülmüş ve dünya
dengelerine daha çok nüfuz edebilmek için hizmete konmuş
organizasyonlardır.
Çekiç-güç'ü unutmadık.
Onun, Türkçe bilmediği halde kürtçe konuşabilen uzman
subaylarını, kış şartlarında dağlarda mahsur kalmış
örgüt mensuplarına yanlışlıkla(!) havadan erzak attığını
da unutmadık. Kuzey Irak'ta otorite boşluğu olan bir
zemin üretip bölücülerin orada yuvalanıp
palazlanmalarına uygun bir bataklık ürettiğini zaten hiç
unutamıyoruz.
Bu bölücü terörün arkasındaki güç belli ise, bu
saldırıları sipariş veren de belli demektir.
* * *
Biz tam bağımsızlık yanlısı bir "milli kurtuluş
hareketi"yiz.
Bizim iktidarımız uluslararası sömürgeci sermayenin
dünya üzerindeki hesaplarına, "yeni dünya düzeni"
çarkına, çomak sokacaktır.
Bizi istemeyen onlardır.
Ve onların herkesçe bilinen ve bilinmeyen bütün
işbirlikçileri.
O bilinmeyenlerin adları da mahfuzumuzdur.
Gün olacak... devran dönecek!
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!
|