20 / 11 / 1998
Teşkilat böyle zamanlar içindir.
Hayır.. Tabii ki teşkilat bütün zamanlar içindir. Bütün
zamanlarda teşkilat gereklidir, başarı ve faydayı temin
eden asli unsurdur.
Ve fakat, böyle zamanlarda teşkilatın iyi teşkilat
olduğu ortaya çıkar. Halkın zihninde yer bulacak, kalıcı
izler bırakacak eylem ve davranışlar için, gelecekte bu
günlerin övgülerle ve övünçlerle hatırlanması için uygun
zamanlardır böyle zamanlar.
Bütün Türkiye, yönetenler ve halk, topyekün bir
adaletsizliği ortadan kaldırmak için, ülkemiz sınırları
dahilinde sivil ve asker onlarca insanın öldürülmesinde
yüzyılın en büyük canisinin, tarihte hukuk kavramına
beşiklik yapmış hem de NATO'da müttefikimiz olan bir
Avrupa ülkesinde hiç anlaşılamayacak biçimde misafir
edilmesinin yanlışlığını ve haksızlığını onlara ve bütün
dünyaya anlatarak engellemek için, Nazi subaylarından
daha vahşi ve acımasız olan bu teröristin suçları
işlediği ülke olan Türkiye'de, Türk adaleti tarafından
yargılanmasını temin etmek için tek vücut olarak ayağa
kalkmış durumdayız.
Binlerce şehidimizin üzerimizdeki hakkı için, binlerce
şehit anasının yürek yangınlarına bir avuç su
serinliğini verebilmek için milletçe bu zoru başarmak
mecburiyetindeyiz.
Ve biz, ülkücüler, bu mecburiyetin sorumluluğunu
yüreğinde en çok hissedenleriz. Bu en çok bizim
görevimiz hissindeyiz.
Toplumun büyük çoğunluğunun da böyle bir beklentisi var.
Bu biraz tehlikeli bir güzellik. Bir gurur veriyor olsa
da bir tehlikeyi de beraberinde taşıyor. Provokatörler
de böyle zamanlarda sahne alırlar çünkü. Bunu ilerideki
satırlarda açacağız, önce yapılanları ve yapılmak
istenenleri bir tahlil edelim;
Bir uluslararası terör ve uyuşturucu örgütü olan PKK'nın
başının İtalya'da tutuklanması haberinin üzerindeki
bulutlar dağıldıkça ve İtalyan yetkililerinin bu cani
örgüt liderine -bilinmez ne gerekçeyle- misafir
muamelesi yaptığı ortaya çıkında ilk defa MHP İstanbul
İl Teşkilatı'nın İtalyan konsolosluğu önünde bir basın
toplantısı düzenlemesiyle başlayan kitlesel eylemler her
gün ülkenin bir başka değişik yerinde birbirini izleyen
dalga dalga büyüyen bir millet tepkisi haline dönüşmüş
haldedir.
Bütün Türkiye sathında ve bazen farklı şekillerde
tezahür eden, yoğunlaşarak devam eden bu tepkilerin
İstanbul'da olanlarını daha yakından izlemek ve gözlemek
şansına sahip olabilmekteyiz.
Görülüyor ki MHP teşkilatları bu eylemlerde öncü
olmaktan özenle kaçınmakta ve fakat bütün halk
organizasyonlarına iştirak etmekte, katkıda bulunmakta,
teşkilat öğretilerinin ve disiplininin sağladığı bir
imkanla da hissi galeyanlar veya provokasyonlar
sebebiyle bu eylemleri faydadan uzaklaştıracak
davranışlara mani olmakta, kontrolü sağlamaktadır.
Bunun bir teşkilat tavrı olduğu bilgisindeyiz.
Ve fakat, her an herhangi bir zeminde birdenbire zuhur
eden hareketler olduğunda bu teşkilat kontrolünü
sağlamak mümkün olmayacaktır.
Bunun için bütün ülkücülerin böyle durumlarda münferit
olarak aynı olgunluğu ve sorumluluğu göstermeleri
gerekir. Sanıyoruz ilçe teşkilatlarında da bu tür
bilgilendirmeler ve uyarılar yapılmaktadır.
Örgüt başının Türkiye'ye iadesi için bu halk eylemleri,
aralıksız olarak ve giderek genişleyerek devam
etmelidir. Bu şekilde, beklemediği bu tepkinin altında
ezilen ve Avrupa'da bu konuda yalnız kalacağını
umduğumuz İtalya uluslararası hukukun gereğini yerine
getirmek, suçlunun suçları işlediği ülkeye iadesini
kabullenmek zorunda kalacaktır.
Türkiye bu caniyi öncelikle terörü tümden bitirmek ve
terörün engellediği bölgesel kalkınma sürecini
hızlandırmak için istemektedir.
Ama bir okadar da adalet için istemektedir. Onbinlerce
vatandaşın katlinden sorumlu olan caniye cezasını vermek
için, binlerce şehit anasının yürek yangınına bir
serinlik olsun sağlayabilmek için, adaleti yerine
getirmek için istemektedir.
Terör bitmiş olsaydı dahi, bu katili cezalandırmak Türk
Milletinin hakkıdır.
Dünyaya adalet getirmekle vazifelendirildiğine
inandığımız yüce Türk milletinin kendi haklarını
koruyacak kudrette olduğunu biliyoruz
Bu mahalli eylemler İtalya'nın aklını başına getirmeye
yetmezse bütün İstanbul bir meydanda toplanıp hep
birlikte daha yüksek sesle haykıracağız.
Bu da yetmezse bütün Avrupa Türk Dernekleri ile birlikte
Roma'da toplanacağız ve kulaklarının içinde
gürleyeceğiz.
Ne gerekliyse onu yapacağız ve bu caninin Türk adaleti
tarafından yargılanmasını temin edeceğiz.
Biz ülkücüler, bu yürüyüşteki rolümüzün bilincindeyiz.
Sorumluluklarımızı biliyoruz. Olayı amacından
uzaklaştırıp sömürgecilerin hesabına uygun çatışmalar
haline çevirmek isteyen provokatörlere de geçiş
vermeyeceğiz.
Biz bu milletin refleksiyiz. Önce başardığımız gibi
şimdi de başaracağız!
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin! |