TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
BÖYLE ZAMANLARDA


20 / 11 / 1998

Teşkilat böyle zamanlar içindir.

Hayır.. Tabii ki teşkilat bütün zamanlar içindir. Bütün zamanlarda teşkilat gereklidir, başarı ve faydayı temin eden asli unsurdur.

Ve fakat, böyle zamanlarda teşkilatın iyi teşkilat olduğu ortaya çıkar. Halkın zihninde yer bulacak, kalıcı izler bırakacak eylem ve davranışlar için, gelecekte bu günlerin övgülerle ve övünçlerle hatırlanması için uygun zamanlardır böyle zamanlar.

Bütün Türkiye, yönetenler ve halk, topyekün bir adaletsizliği ortadan kaldırmak için, ülkemiz sınırları dahilinde sivil ve asker onlarca insanın öldürülmesinde yüzyılın en büyük canisinin, tarihte hukuk kavramına beşiklik yapmış hem de NATO'da müttefikimiz olan bir Avrupa ülkesinde hiç anlaşılamayacak biçimde misafir edilmesinin yanlışlığını ve haksızlığını onlara ve bütün dünyaya anlatarak engellemek için, Nazi subaylarından daha vahşi ve acımasız olan bu teröristin suçları işlediği ülke olan Türkiye'de, Türk adaleti tarafından yargılanmasını temin etmek için tek vücut olarak ayağa kalkmış durumdayız.

Binlerce şehidimizin üzerimizdeki hakkı için, binlerce şehit anasının yürek yangınlarına bir avuç su serinliğini verebilmek için milletçe bu zoru başarmak mecburiyetindeyiz.

Ve biz, ülkücüler, bu mecburiyetin sorumluluğunu yüreğinde en çok hissedenleriz. Bu en çok bizim görevimiz hissindeyiz.

Toplumun büyük çoğunluğunun da böyle bir beklentisi var.

Bu biraz tehlikeli bir güzellik. Bir gurur veriyor olsa da bir tehlikeyi de beraberinde taşıyor. Provokatörler de böyle zamanlarda sahne alırlar çünkü. Bunu ilerideki satırlarda açacağız, önce yapılanları ve yapılmak istenenleri bir tahlil edelim;

Bir uluslararası terör ve uyuşturucu örgütü olan PKK'nın başının İtalya'da tutuklanması haberinin üzerindeki bulutlar dağıldıkça ve İtalyan yetkililerinin bu cani örgüt liderine -bilinmez ne gerekçeyle- misafir muamelesi yaptığı ortaya çıkında ilk defa MHP İstanbul İl Teşkilatı'nın İtalyan konsolosluğu önünde bir basın toplantısı düzenlemesiyle başlayan kitlesel eylemler her gün ülkenin bir başka değişik yerinde birbirini izleyen dalga dalga büyüyen bir millet tepkisi haline dönüşmüş haldedir.

Bütün Türkiye sathında ve bazen farklı şekillerde tezahür eden, yoğunlaşarak devam eden bu tepkilerin İstanbul'da olanlarını daha yakından izlemek ve gözlemek şansına sahip olabilmekteyiz.

Görülüyor ki MHP teşkilatları bu eylemlerde öncü olmaktan özenle kaçınmakta ve fakat bütün halk organizasyonlarına iştirak etmekte, katkıda bulunmakta, teşkilat öğretilerinin ve disiplininin sağladığı bir imkanla da hissi galeyanlar veya provokasyonlar sebebiyle bu eylemleri faydadan uzaklaştıracak davranışlara mani olmakta, kontrolü sağlamaktadır.

Bunun bir teşkilat tavrı olduğu bilgisindeyiz.

Ve fakat, her an herhangi bir zeminde birdenbire zuhur eden hareketler olduğunda bu teşkilat kontrolünü sağlamak mümkün olmayacaktır.

Bunun için bütün ülkücülerin böyle durumlarda münferit olarak aynı olgunluğu ve sorumluluğu göstermeleri gerekir. Sanıyoruz ilçe teşkilatlarında da bu tür bilgilendirmeler ve uyarılar yapılmaktadır.

Örgüt başının Türkiye'ye iadesi için bu halk eylemleri, aralıksız olarak ve giderek genişleyerek devam etmelidir. Bu şekilde, beklemediği bu tepkinin altında ezilen ve Avrupa'da bu konuda yalnız kalacağını umduğumuz İtalya uluslararası hukukun gereğini yerine getirmek, suçlunun suçları işlediği ülkeye iadesini kabullenmek zorunda kalacaktır.

Türkiye bu caniyi öncelikle terörü tümden bitirmek ve terörün engellediği bölgesel kalkınma sürecini hızlandırmak için istemektedir.

Ama bir okadar da adalet için istemektedir. Onbinlerce vatandaşın katlinden sorumlu olan caniye cezasını vermek için, binlerce şehit anasının yürek yangınına bir serinlik olsun sağlayabilmek için, adaleti yerine getirmek için istemektedir.

Terör bitmiş olsaydı dahi, bu katili cezalandırmak Türk Milletinin hakkıdır.

Dünyaya adalet getirmekle vazifelendirildiğine inandığımız yüce Türk milletinin kendi haklarını koruyacak kudrette olduğunu biliyoruz

Bu mahalli eylemler İtalya'nın aklını başına getirmeye yetmezse bütün İstanbul bir meydanda toplanıp hep birlikte daha yüksek sesle haykıracağız.

Bu da yetmezse bütün Avrupa Türk Dernekleri ile birlikte Roma'da toplanacağız ve kulaklarının içinde gürleyeceğiz.

Ne gerekliyse onu yapacağız ve bu caninin Türk adaleti tarafından yargılanmasını temin edeceğiz.

Biz ülkücüler, bu yürüyüşteki rolümüzün bilincindeyiz. Sorumluluklarımızı biliyoruz. Olayı amacından uzaklaştırıp sömürgecilerin hesabına uygun çatışmalar haline çevirmek isteyen provokatörlere de geçiş vermeyeceğiz.

Biz bu milletin refleksiyiz. Önce başardığımız gibi şimdi de başaracağız!

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!




 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ