01 / 06 / 1998
Kitle iletişim araçlarındaki baş döndüren teknolojik
gelişme ve yaygın kullanım neticesinde, insanlar artık
hakları ve özgürlükleri noktasında daha bilinçli ve daha
duyarlı hale geldiler.
Toplumun, neredeyse her konuda, sivil toplum
kuruluşlarında teşkilatlanması, bireysel ve toplumsal
hakların ve faydaların davasını gütmesi, sivil toplum
anlayışının giderek yerleşmesi anlamındadır.
Şimdilerde ülkemizde, özellikle zayıf güç dengelerine
oturan son koalisyon hükümetleri döneminde, bu sivil
toplum kuruluşlarının kendi konularında uzman kişilerin
hazırladıkları bilgi ve belgeleri kamuoyuna duyurmaları,
arkalarına alabildikleri kamuoyu desteği ölçüsünde de,
hükümetleri bu konulardaki uygulamaları için
uyarabilmeleri, hükümet politikalarına nüfuz
edebilmeleri, yönlendirebilmeleri mümkün olmaktadır. Bu
durum bir şekilde halkın yönetime iştiraki anlamını da
taşır.
Aslında temsilcilerini yetersiz bulmaktan kaynaklanan
bir toplum refleksidir bu.
İsabetli olamayan bir seçim sistemi halk iradesini
meclise taşımak noktasında zaaflar içermektedir.
Mecliste ise milletvekillerini mensubu bulundukları
partilerin "gurup kararı" örneği gibi lider ve
çevresinin baskısından doğan bir irade ipoteği
beklemektedir.
Sadece siyasi konularda ve sadece kürsü dokunulmazlığı
temsilciler için kamu vicdanında kabul görmüş hak iken,
seçilen bütün parlamentolar bütünüyle dokunulmazlığı
kendisi için anayasa hükmü olarak benimsemektedir ve
yine bütün dönem parlamentolar milletvekili maaş
artırımlarını kamu vicdanına rağmen çok yüksek oranlarda
ve çok süratli bir şekilde karara bağlamaktadırlar.
Bunlar da temsilcilerin temsil ettikleri halkın
çıkarlarından ziyade kendi çıkarlarını gözettiklerine
göstergedir.
Yani halk siyasetçiye güvenmemek için iyi sebeplere
sahiptir ve bu sebeplerden ötürü bir refleks
geliştirmiş, çeşitli vakıf, dernek ve gönüllü kuruluşlar
temsilciliği ile kamuoyu baskısı oluşturarak haklarını
korumak gayretindedir.
MHP, daha partinin yapılanmasında tam demokrat olmak,
milletvekili adaylıklarını da teşkilat tabanının tam
katılımını temin ederek belirlemek tavrındadır.
Bu şekil, seçilmişlerin de demokrasi konusunda duyarlı
olmalarına bir altyapı teşkil etmektedir. Teşkilat
tabanı onları bu konuda sürekli izleyecek ve gözleyecek
anlamındadır.
Kendi bünyesinde bu "tam demokrat" ortamı sağlayan MHP,
ülke yönetiminde de haliyle tam demokrat ve halktan yana
olan bir tavır sergileyecektir.
MHP'yi sistemin liberal partilerinden ayıran en belirgin
özelliklerinden birincisi "toplumcu" bir karaktere sahip
olması, toplumsal menfaatleri bireysel menfaatlerin
önünde tutması, özü itibariyle bir halk hareketi
olmasıdır.
MHP katılımcı demokrasi yanlısı olduğunu her vesileyle
ama ençok "gümrük birliği" örneğinde olduğu gibi ülkenin
geleceğini etkileyecek önemli konularda kamuoyu
yeterince aydınlatıldıktan sonra referanduma gidilmesini
isterken kanıtlamıştır.
MHP muhalefette olduğu zamanlarda da iktidar olduğu
günlerde de aynı doğruların sahipliğini aynı heyecan
boyutlarında yapacak bir ideolojik karaktere sahiptir.
Dürüst kadroları, uygulama noktasındaki zaafları
yokedecek önemli bir avantajdır MHP iktidarı için. Çünkü
bütün yasalar, uygulayıcılarının elinde farklı olarak
iyi yada kötü sonuçlar doğurabilirler. Artırdığınız
trafik cezası rüşvet alan memurun rüşvetinin oranını
artırdığı kadar caydırıcılık kazanır.
MHP'nin yetişmiş akademisyen ve bürokrat kadroları
siyasi temsilcileri için büyük bir rahatlık ve başarı
ortamını sağlayabilecek çokluktadır.
Fakat, devleti iyi yönetmek için, adaleti iyi tesis
edebilmek için devletin kendisinin bir "hukuk devleti"
olması mecburiyeti vardır.
Hukuk devletinde kuvvetler ayrılığı pratikte de işlerlik
kazanmalı, yasama, yürütme ve yargı erklerinin
birbirinden bağımsız olmasının yargı denetiminin tam
bağımsız işlemesinin bütün altyapıları hazırlanmalıdır.
Tabii ki yargı, yürütmenin bir temsilcisi olan adalet
bakanlığına dolaylı da olsa bağımlı olmamalıdır. Ama bir
o kadar da rüşvet ve tehdit unsurlarına karşı korunaklı
bir hale getirilmelidir. Bir yargıç rüşvet almağa
ihtiyaç duyamayacak hayat standardında yaşamalıdır ve
rüşvet aldığı belgelendiğinde bu rahat ve prestijli
hayatı kaybetmekten korkmalıdır. Cezai müeyyideleri de
hukuk temsilcileri olmak hasebiyle daha ağır
olabilmelidir. Yine, bir yargıcın, mafya veya terör
örgütleri tarafından tehdit edilebilme imkânı tümden
yokedilmelidir. Bir kere bu yol açıldı mı mafya da,
terör örgütleri de her defasında daha güç kazanır, güç
kazandıkça tehdit edebilme şansı giderek artar.
Yargının sıhhatli işleyişi yasama ve yürütmeyi de olumlu
etkileyecektir. Anayasa'daki "hukuk devleti" kavramı ile
örtüşmeyen ve toplumsal faydayı engelleyen bazı
müeyyideler ise sonraki konudur. Sırası gelince oda ele
alınmalıdır.
MHP, çok söylenen bu kabil sözlerin niyet ve kabiliyet
açısından yeterlikli olan, dolayısıyla samimi olan tek
söyleyenidir.
İmanlı ve yürekli MHP kadroları, çıkar çarklarını
bozacak, mafyalara, çetelere, örgütlere mağlup olmayan
bir idare getirecektir.
Zafer ilk seçim tarihi kadar yakındır.
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin ! |