TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
SEÇİM KAPIDA


27 / 07 / 1998

Seçim kapıda...

Teşkilatların seçime ne kadar hazır olduğu mutlaka ki mühim bir konudur.

Bir başka mühim konu da aday tespitlerinin kim tarafından ve nasıl yapılacağıdır.

Bu konuda yasalarda ve tüzük hükümlerinde belirlenmiş iki seçenek var;

Merkez yoklaması ve ön seçim.

Her ikisi de bazı şartlar dolayısıyla gerekliliği ortaya çıkmış olan metodlardır.

Kaba hatlarıyla değerlendirirsek, ön seçim demokratik olan ve genel itibariyle teşkilatı daha çok tatmin edecek olan, neticeleri itibariyle de çoğunlukla daha isabetli tercihlerin yapılabileceği metoddur.

Ama teşkilatın yeterince tanımadığı için tercih etmeyeceği, oysa kendi ilgi sahasında uzman olan, hayatta ve cemiyet ilişkilerinde başarılı olan, aday olduğunda kişisel oy potansiyelini de MHP'nin oy potansiyeline ilave edecek, seçildiğinde ise MHP'yi temsil noktasında yeterlilik arzedebilecek, en azından balansı bozacak bir uyumsuzluk sergilemeyecek birçok kıymetli insan vardır ki hareket bu özel insanlardan mahrum kalmamalı, mutlaka istifade etmeli ve böyle insanlarla çoğalmalıdır.

Sadece teşkilattan yetişmiş ülkücü olanların seçtiği ve seçildiği bir parti olursak iktidar için bir otuz sene daha beklememiz icabeder.

Biz bir halk hareketiyiz. MHP'nin özdeğerlerini kırkıncı yaşında tanımış ve benimsemiş, kendi kişisel özdeğerleriyle örtüştüğünü farketmiş olan insanların da hemen iştirak edebildiği, hakedenlerin hakettikleri ölçüde bir mevkide bu harekete hizmet verme şansını bulabildiği bir yapımızın olması doğaldır ve gereklidir.

Öyleyse böyle özel insanların herkesçe tanınmadığı için teşkilatın süzgecinden geçememe ihtimalini de ortadan kaldırmak gereklidir.

Bu doğru...

Ama bu doğruya sığınarak bütün adayların genel merkez yöneticilerince belirlenmesi de yanlış olur.

Böyle bir eğilimin var olduğunu zannetmiyoruz. MHP'nin bu günkü yönetiminin böyle bir tercihi olabileceğine ihtimal vermiyoruz. Sadece metodlardan birini kendi zaviyemizden değerlendiriyoruz.

Bize göre iki metodun da ayrı ayrı tercih edilebileceği şartlar olabilir. Elverdiğince her ikisini birlikte kullanmak ise daha iyi neticeler doğurabilir. Fakat biz bu bilinen metodlar üzerinde fikir yürütmekten ziyade, kişisel tercihimiz olan ve sağlam verilerden kaynak alan kanaatimize göre teşkilat tabanının da tercihi olan bir şekilden sözetmek istiyoruz.

Zurnanın son deliği

Bize göre, milletvekili ve belediye başkanı aday tespitleri gerek metod, gerek netice itibariyle çok ilgi ve dikkat gerektiren hassas bir konudur.

Burada yapılacak bir hatanın telafisi yoktur. "Falan ilçe başkanı veya il başkanı görevini eksik yapıyor, tüzük hükümlerini işletin" demek gibi bir şansınız yoktur. DSP fırıldak Kubilay'ı bildi de mi milletvekili yaptı? Titiz bir ölçü kullanmayıp işi talihe bırakırsanız böyle de olabiliyor işte.

Şimdi bu titiz ölçü ne olmalı?

Genel Başkan'a makul bir kontenjan bıraktıktan sonra, bütün teşkilat tabanının, yalnız parti üyelerinin değil bütün tabanın, partiye üye olamayan devlet memurlarının da dahil olabildiği, bütün yan kuruluşların da uygun ölçülerle katılabildiği, imkan ölçüsünde geniş katılımlı bir zeminden üretilen isimler mutlaka daha sağlıklı olacaktır ve herkesin iradesini koyabildiği bu zeminden herkes tatmin olacaktır. Tezahür eden netice kişinin kendi tercihi olmasa da bu kadar adaletli bir seçimin neticesine daha kolay teslim olacak, onun seçilmesi için hizmet vermekten gocunmayacak, imtina etmeyecektir.

Bu teşkilat bunu arıyor.

Bunu aradığı için, bunu bulabileceğini umduğu bu yönetimi seçti.

Aradığını bulamazsa ne olur? Öyle fırtınalar filan kopmaz. Susar ve küser. Seçimde az çalışır, az kişiden oy ister.

İlk büyük kongrede de bu hayal kırıklığının üzerinde filizlenen arayışlara yönelir.

Bunlar olsun diye temenni ettiklerimiz değildir. Olabilmesinden ürktüklerimizdir. Olmasın diye dikkat çekmek istediklerimizdir.

Eskaza bir rehavet olur, bir boşluğa gelirse, ikinci bir beş yıllık inkıta Türk Dünyası için onulmaz bir kayıp olur.

Bizim bütün temennilerimiz hayradır. Herşeye rağmen 21. Asrın "Türk asrı" olacağına inancımız tamdır.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ