12 / 10 / 1998
Bizi izleyen okurlar, MGK'nın bir yanı keskin diğer yanı
inadına kör olan kılıcından ne denli ıstıraplı
olduğumuzu bilirler.
MGK'nın bir denge politikası adına "siyaset belgesi”nde
menfi mânâda ülkücüleri de gündeme koyması ile başlayan
yanlışlıklar sürecinde her doğruyu her gerektiğinde
çekinmeden söyledik ve yazdık.
Başörtüsü konusunda, İslam’ı siyasi ve ticari getiri
malzemesi yapanlara uygun zemin hazırlayan yanlış
üslubun sorumlusu olarak da MGK'yı görmekteyiz.
Biliyoruz ki MGK anayasal bir kurumdur
Türkiye Büyük Millet Meclîsî'nden sonra en müessir ve en
ciddi devlet kurumudur.
Bize göne; SSCB'nin dağılması ve medeniyete aç, ilgiye
muhtaç, Türkiye'den beklenti içinde olan yeni bağımsız
Türk devletlerinin üzerinde etkimiz olmasın diye,
muhtemel bir Türk Birlîği"ni geciktirmek hatta tümden
engellemek için, bu ülkeler Türkiye'den beklediklerini
bulamasın diye, sömürgeciler ve işbirlikçileri -
özellikle iş çevresindeki ve medyadaki ayakları - Türk
siyasetini bölük pörçük bir hale getirmiş, parlamentoyu
güçlü hükümetler kurmaktan aciz kalan bir sayısal duruma
düşürmüşlerdir.
Parlamentonun bu aczi fırsatların birer birer önümüzden
geçip gittiği, risklerin ve tehlikelerin her geçen gün
arttığı, düşmanlarımızın giderek çoğaldığı ve dayanışma
içine girdiği bir dönemde durumun farkına varanları
fevkalade üzmektedir.Bu sebeple, bizi de çok üzmektedir.
Bunun içindir ki, doğru bir seçim sistemi ile bir an
önce; bir gün önce seçim yapılsın arzusundayız.İçinde
MHP'nin de bulunduğu güçlü bir hükümet kurulsun
arzusundayız
Son bir yıldır seçim kaygısı ile devlet yöneten,
önümüzdeki 6 ayı da bu endişelerle geçirecek olan
hükümetlerin zaten ciddi teşebbüsleri yok, olsa da bıçak
sırtındaki dengelerde duran parlamento aritmetiği böyle
tavır ve tasarruflara müsait değil.
Ve hatta, ülke menfaatleri için elzem olan, batıdan
bağımsız, batı çıkarlarını taciz eden kararları,
partisinden çok "loca'sına ve "tarikat”ına bağlı olan
parlamenterlerin engelleyebildiği bir durum söz
konusudur kanaatindeyiz.
İşte bu zaafların farkında olduğumuz için "İyi ki MGK
var" diyoruz.
Suriye zamanlaması
Okumuş olanlar hatırlayacaktır;
Geçen hafta bu köşede "Büyük Devlet" olmanın
gereklerinden söz ederken. İtalyan parlamentosundaki
müessif eylemin altında yatan olayın Kuzey Irak'taki
fiili durum olduğunu, bu fiili durum devam ettikçe bu
kabil eylemlerin de diğer Avrupa ülkelerinde
yaygınlaşarak devam edebileceğini, politik
mukabelelerin pek de netice alma şansına sahip
olmadığını düşündüğümüzü ifade etmiştik.
Bize göre çare, Kuzey Irak'taki Türk menfaatlerini
zedeleyen fiili durumu ortadan kaldırmaktır demiştik.
Belli ki, adaletinden müşteki olduğumuz MGK bu gerçeğin
farkına çok önceden varmış.
Türkiye'nin gündemi Çakıcı bantlarının her gün değişen
yeni versiyonları ile çalkalanırken, herkesin ilgisi
mafya ve çetelerde yoğunlaşmışken, Ateş paşa’nın Suriye
hududuna yakın bir mevkiye gidip ateş gibi bir demeç
vermesi herkesi şaşırttı. "Eniştem beni niye öptü?.."
oldu. Görünürde "Bayram değil, seyran değil'di.
Ama görünmeyenler de vardı...
Bize görünmediği halde MGK'ya görünenler vardı.
Zihnîmizde zincirin halkalarını uç uca ekliyoruz,
İtalyan parlamentosundaki malûm toplantının izni alınıp
tarihi belli olduğunda, zaten gerili duran yaydan okun
fırlatılmasına karar verildiğini, Ateş paşanın bu
sebeple o yakıcı konuşmayı yaptığını, toplantı
gerçekleşince de surecin devam ettirildiğini anlıyoruz.
MGK da biliyor, bu zıpır toplantılar yaygınlaşma
eğiliminde ve giderek Türkiye'nin başına daha büyük
belalar açma şansına sahip.
Ve bu yalandan temsilcilerin varoluş sebepleri ortadan
kalkmadıkça onlar var olacaklar, bazı devletler de
bilinen sebeplerle bunlara zemin hazırlayacak ve arka
çıkacaklardır.
"Sinekleri öldürmek yerine bataklığı kurutmak."
İşte bunun günü gelmiştir.
Bize göre bunun günü çoktandır gelmiştir ama buna karar
verebilecekler için bu günü beklemek gerekli
görülmüştür.
Aslında bu kararlar ve uygulamaları bir meclis süreci
yaşamalıydı.
"Sınır aşan sular" konusunda uluslararası hukukun
müeyyidelerinin gerektirdiğinden fazlasını aldığı halde
haksız taleplerine yaygara ile yandaş bulan Suriye'nin
bu konudaki haksızlığı uluslararası kamuoyuna
anlatılabilmeliydi.
Uluslararası terör örgütlerinin pek çoğunun merkezinin
ve kamp yerlerinin bulunduğu Suriye'nin özellikle
PKK'nın idare ve eğitim merkezlerini düşmanca
barındırdığını, destek verdiği, aramızdaki anlaşmaların
ve evrensel hukukun hilafına olan bu davranışları
sorulduğunda küstah cevaplarla karşılık verdiğini,
hiçbir hakkı bulunmadığı halde Hatay ilimiz üzerinde
hak iddia ettiğini, bunu okul kitaplarında ve
internetteki haritalarda göstererek aleni tahrikler
yaptığını da Dünya kamuoyu nezdinde anlatabilip
uluslararası yaptırımlar temin edebilmeliydik.
Ama bu işlevlerle yükümlü parlamento ve hükümet aciz
kalınca, MGK adının gereği olan sorumluluğunu, Türk
Milletinin güvenliğini tesis edecek kararları aldı ve
uygulamaya koydu.
İşte bunun için "iyi ki MGK var" diyoruz.
Her ne kadar, "Yol olursa kötü olur" başlıklı yazımızda
ifade ettiğimiz gibi, "büyük kardeş içki ve kumar
düşkünü olsa bile, önü terbiye etmek ortanca kardeşin
değil, evin babasının işidir, evin babası da millettir,
anayasaya göre hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir”
kanaatlerimiz değişmemiş olsa da, mevcut parlamento
yapısıyla Türk Devletinin ve Türk Milletinin güvenliğini
tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak mümkün
olamamaktadır ve ortanca kardeşin varlık sebebi
sorumluluklarını ifa etmesi zamanıdır.
Bizim gönlümüzde her zaman "Tam demokrat, toplumcu bir
hukuk devleti" özlemi yatmaktadır.
Bunun için MHP'nin iktidar olması gereklidir.
Öyleyse her ülkücü vazifesini yapmalı, kendisine görev
verilen "9 oyu" sandığa taşımalıdır.
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin. |