01 / 01 /1999
Aslında bu kadar basit
değil. En doğru olan ve tabii ki zaman içinde olacak
olan kurumların yerleşmesi ve tam işlerlik kazanmasıdır.
Uzun bir zamandır İstanbul ilçeleri için belirlenen,
belirlenmekte olan, belirlenecek olan belediye başkan
adayları -ve meclis üyelikleri- konusunda belirsizlikten
doğan bir gerginliği yaşıyorduk.
Daha bir hafta kadar önce, konunun ilgilisi,
teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı sayın
Şefkat Çetin beye il yönetiminden 8-10 arkadaşımızın da
bulunduğu bir zeminde bir belirsizlikten duyduğumuz
rahatsızlığı şu sözlerle ifade etmiştik;
"Adaylık talebimiz yok, adı belirlenmiş adaylarla da bir
ticaretimiz, alacağımız veya borcumuz yok, doğrusu
haklarında menfi bir kanaatimiz de yok ama bu adayları
-ki henüz aday adayı olarak anılmaları gerekli- nasıl ve
hangi kriterlerle, kim veya kimler tarafından
belirlenmiş olduğu konusunda da bir bilgimiz yok. Oysa
Genel Merkez'in yaklaşık 1,5 ay önce göndermiş olduğu
talimat içeriğinde seçmen sayısının %5'i kadar üyesi
olan il teşkilatları ‘ön seçim’ yapabilecekler, bu
başarıyı gösteremeyen teşkilatlar ise ‘teşkilat
yoklaması’ metodu ile aday belirleyecek.
Bu şu demektir ; ilçe teşkilatları, direkt olarak
kendilerine yapılan veya il başkanlığına yapılmış olup
kendilerine ulaştırılan ‘aday adaylığı’ müracaatlarını
‘ilçe yönetim kurulu’nda değerlendirmeye tabi
tutacaklar, bu müracaatlardan hangisine ve ne sebeple
öncelik verdiklerini il teşkilatına bildirecekler, ‘il
yönetim kurulu’ bu müracaatları ve ilçe teşkilatının
tercihini değerlendirecek, onayını verdikten sonra ‘aday
adaylığı’ kurumu sona erecek ve her görev için bir kişi
‘aday’ olarak belirlenmiş olacak.
Oysa seçim takvimine göre devlet hizmetlerinden ve parti
yönetiminden istifaların son gününe, ilçe seçim
kurullarına yapılacak resmi müracaatların ilk gününe çok
az bir zaman kaldığı halde henüz böyle bir işleyişi
yaşayamadık. Belirlenmiş olan adaylara bir sözümüz
olmamakla birlikte -gerçekte nasıl olduğunu, hangi
kriterlerle kim yada kimler tarafından yapıldığını
bilemediğimiz- bu belirlemenin şeklini doğru ve faydalı
bulmuyoruz. Zaten bu hem tüzüğe hem de göndermiş
olduğunuz talimatın içeriğine aykırı. Biz var olan
kurumların işletilmesini gerekli olan kurumların
oluşturulmasını talep ediyoruz. Şahsımız adına ve bizim
konumumuzda olanlar adına, tüzükten ve ‘ülkücü vicdan’
dan doğan seçici olmak hakkımızı kullanmak istiyoruz.
Neticede bir ‘kötü’ tercihe mani olabilmek veya bir
‘iyi’ tercihe vesile olabilmek bizi tatmin edecektir."
Sayın genel başkan yardımcımızın ilgi ile dinlediği bu
sözlerimize verdiği cevaplar şahsımızı ve orada bulunan
arkadaşlarımızı rahatlattı. Kurumların işleyeceğini
belirsizliklerin giderilmesine yetecek sürenin var
olduğunu, "ülkücü irade"nin tahakkuku için gerekli
olanların yapılacağını söyledi.
Bu ifadelerden sonra duyduğumuz rahatlık, geçen bir
hafta içinde, olanlar ve olmayanlar sebebiyle, şahsımızı
- ve konuştuklarımızdan anladığımız üzere başka birçok
camia mensubunu - yerini yeniden bir karamsarlık ve
üzüntüye bırakmak üzereyken, genel sekreterimiz sayın
Koray Aydın, genel başkan yardımcılarımız sayın Enis
Öksüz, sayın Tunca Toskay, sayın Mustafa Verkaya ve
genel sekreter yardımcımız sayın Nazif Okumuş beylerden
oluşan bir genel merkez heyeti il başkanımızın da
iştirak ettiği bir divan huzurunda İstanbul ikametli MYK
ve MKK üyelerimizin, il yönetim kurulumuzun ve ilçe
başkanlarımızın katıldığı bir toplantı ile bu konudaki
belirsizlikler ve bundan doğan gerginlik ve
üzüntülerimiz sona erdi.
Şimdi biz katıldığımız bu toplantının bize verdiği
rahatlama ve ferahlık hissini bizim üzüntülerimizi
paylaşan ve orada bulunmayan camia mensuplarına
ulaştırmak arayışındayız.
Gördük ki neredeyse bütün ilçe teşkilatlarımız konuya
gerekli ilgiyi gerekli hassasiyeti göstererek ve
beyanlarından anladığımız üzere istişare kurumundan
yeterli ölçülerde istifade ederek, kendilerine müracaat
eden veya kendilerinin tercih ederek teklif götürdükleri
aday adalarını hazırlamışlar, kimileri bunların içinden
biri üzerinde tercihlerini yapabilmişler kimi ilçelerde
ise son tercih için süreç işlemekte, heyetler ve
kurumlar işleyişini devam ettirmekte.
Sayın genel sekreterlerimiz divan başkanı olduğu
toplantıda her ilçe başkanına tek tek aynı soruları
sorarak ve cevaplarını tek tek not olarak ilçenin seçmen
sayısını, üye sayılarını, belediye başkanlığı için kaç
aday adayının olduğunu, bunların isimlerini, tahsil
durumlarını, meslek gruplarını, bunların hangisine ne
gerekçeyle öncelik tanıdıklarını, bilgisayar
sistemlerinin ve seçim minibüslerinin hazır olup
olmadığını tespit etmiştir.
Toplantıda bulunan herkese de adı konuşulan aday
adayları hakkında varsa müspet veya menfi kanaatlerini
beyan etmelerini rica etmiştir.
Bu minval üzere, haliyle uzun süren bir toplantı
gerçekleşmiş ama neticesinde kafasında konuyla ilgili
sorusu olanlar bu soruların cevaplarını öğrenebilmiş,
ihtiyaç duyanlar bizatihi sorusunu ilgilisine sorabilme
fırsatını bulmuştur.
Gördük ki ilçe teşkilatlarımız gereğini tatmin edici
boyutlarda yapabilmekte. Gördük ki yapılanları
denetleyecek, eksiklikler olabilirse bunları tespit edip
giderilmesini sağlayacak kurumlar da var.
Divan heyetinde bulunan genel başkan yardımcılarımızdan
sayın Tunca Toskay beyin, 500.000 seçmeni olan bir
ilçede sadece bir aday adayının var olmasının, bunun da
hemen kabul görüp aday olarak ilan edilmesini muhtemel
başka aday adaylarına önkesici bir davranış
olabileceğine işaret etmesi, tespit edilen aday isabetli
bir seçim olsa dahi işleyişin tatminkâr olmadığını ifade
etmesi buna güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Tabii ki bu, gelecek davranışlar için bir uyarıdır.
Yoksa adaylarımızın müspetliği noktasında bir tereddüt
söz konusu değildir.
Evet...
Türkeş sonrası genel başkanlık için şimdi partiden
ayrılmış olan bazı çevrelerin teşkilat üzerindeki dünden
kalan bazı menfi etkilerinin bir anda giderilmesi
haliyle mümkün olamamaktadır ama belli ki kervan doğru
yoldadır ve...
"Türkmen göçü gide gide düzelir."
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin ! |