TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
EYALET MODELİ Mİ TÜRK BİRLİĞİ Mİ ?


27 / 01 / 199

Arada bir nereden geldiği belli olmayan esintilere kapılıp “anayasal vatandaşlık" gibi savruk fikirler ürettiğine şahit olduğumuz Cumhurbaşkanımızın şimdi de “ eyalet modeli”ni önermesiyle, bir yıldan fazladır hazırlıkları yapılan “yerel yönetimler yasası” bir seçimin öncesinde yeniden kamuoyu­nun gündeminde.

Meclis gündeminin de en ön sıralarında.

Henüz muhtevası tam açıklanmamış bu yasanın, tamda seçimin arifesinde

Emanetçi bir çeyrek hükümetin idaresinde gündeme getirilmesinin esprisi ne ola?

Yan­gından mal kaçırmak isteyen mi var ? Hele bir seçim olsun, taşlar yerine otursun, her ya­sa teklifi gibi bu da irdelenir ve gereği yapılır.

Bu düşüncemize rağmen konuya mahsus görüşlerimizi dile getirmekte fayda görüyoruz.

Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırıl­ması, merkezi devlet otorite­sinin hantal yapısından kurtulmak, bürokratik işleyişe hız vermek, hizmeti daha çabuk ve sıhhatli hale getirmek amacıyla, belediyelere ve il özel idarelerine daha fazla insiyatif verilmesi prensipte karşı olabileceğimiz bir şey değildir.

Daha demokrat ve daha sosyal bir devlet bizim özlemimizdir. Hatta vaadimizdir.

Ama konjonktür önemlidir.

Doğru şeyler doğru zamanda yapıldığı için doğru olurlar.

Üşümemek için kalın giyinmek doğru bir dav­ranıştır ama yaz sıcağın­da değil. Çünkü yaz sıca­ğında sorunumuz üşü­mek değildir, aksine sıcaktan ıstırabımız olur. Kalın giysileri mevsimi gelince kullan­mak üzere muhafaza etmek gerek.

Sömürgecilerin Türkiye coğrafyası ve bütün Turan coğrafyası üzerindeki emelle­ri artık aleniyet kazanmışken komşu ülkelerin ders kitapla­rında, bazı dergi ve gazetele­rinde internet gibi sınırsız ile­tişim imkanı veren kurumlar­da “hayal haritalar” birbirinin üstünü örtecek kadar çoğal­mışken ve bölücü terör hala can almaya devam ederken “üniter devlet”i muhafaza etmek birinci öncelik haline gelmiş demektir.

Böyle bir durumda “fede­rasyon tartışılsın” diyen, “eyalet sistemi” ve “yerel par­lamento”lar isteyen zihniyet iyi niyetli değildir. Bunu dile getirenler düşman değilse muhtemelen “işbirlikçi”dir

İyi niyetinden emin ol­duklarınız varsa, biliniz ki onlarda “gaflet” içindedir

Yerel Yönetimler Yasa­sı'nın böyle uç noktalara var­dığını sanmıyoruz.

Neden sanmıyoruz, çün­kü altyapısı hazır değil, Türk kamuoyu böyle bir yapılan­mayı kabullenmez.

Böyle uçuk tezler içeren bir yasa, hiçbir konuda güven vermeyen bu parlamentodan bile geçemez.

Hafta, otoritesini müte­madiyen hissettiğimiz ve esasta otoritesinin boyutlarını pek de rızaen kabullenemediğimiz MGK da böyle bir gaflete izin vermez.

Hepsinin de bir boşluğa düştüğünü varsayın, istiklali­ne fevkalade düşkün olan Türk milleti böyle zor zaman­larda hep öncü kahramanlar üretmiş ve toplumsal direniş ve kurtuluş hareketleri sergi­lemiştir.

Dolayısıyla, hazırlanan yerel yönetimler yasasının bu riskleri taşımayan bir içeriği olduğunu umut ve temenni ediyoruz

Yine de, bu kabil ülkenin geleceğini yakından ilgilendi­ren özellikli konuların, ilgili­leri bilgilileri tarafından ka­muoyunun huzurunda, TV' lerde ve yazılı basında çokça tartışılıp neyin ne ol­duğu herkesçe bilindikten sonra mutlaka halkoyuna başvurarak neticesine göre yasalaştırılması yanlısıyız.

Biz “tam demokrasi” den yanayız.

Yerel yönetimlerin insiyatifini de bu sebebe bağlı ola­rak isteriz.

Ama ülkenin birliğini ve bütünlüğünü her şartta, her şeyden önce isteriz.

ABD yanlış örnek

ABD'nin federatif yapısını ve bununla beraber dünya devi olmasını örnek gösterip bizi yanıltmak isteyenler unutmasınlar ki ABD zaten federasyonların bir araya ge lerek oluşturdukları ve çok devletten tek devlete, hatta çok milletten tek millete giden bir süreci yaşamaktadır. Kültür ve sanat yapıtlarında “Amerikalılık” kavramı öyle sıkça ve vurgulanarak işlen­mektedir ki bizim çocukları­mızın bile seyrettikleri Amerikan filimlerinden bu manada etkilendiklerine şahit olmak­tayız.

Nüfus ve yüzölçümü itibariyle her Avrupa devletinden büyük olan, ekonomisi ve sa­nayisiyle de önde olan ABC yi bu sahalarda geçebilmek isteyen Avrupalılar da önce ekonomik işbirliğinden başlayan ve “Tek Avrupa Devleti” ne giden bir birlik sürecini yasamaktadır. Tahak­kuk ettiğinde nüfus ve yüzölçüm itibariyle ABD'den büyük olacak olan “Avrupa Devleti”nin muhtemelen ekonomisi ve sanayisi de ABD'den önde olacaktır.

Bu örneklere bakıldığında Türkiye'nin de hepsinden da­ha büyük bir nüfus yoğunlu­ğu ve coğrafyaya sahip olan “Türk Dünyası” birlikteliğini hedeflemesi gerektir.

ABD örnek olacaksa, Türkiye'nin federasyonlara bö­lünmesine değil, aksine “Türk Birliği” ne olur.

Ki, aklın yolu birdir, bu zaten hedefimizdir, er yada geç tahakkuk edecektir.

Hayal pencerelerinden federasyonlara bölünmüş bir Türkiye seyredenler uyandıklarında gerçeğin ihtişamıyla karşılaşacaklar...

Türk Birliği" kaçınılmaz dır.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!




 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ