TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
ORTALIK TOZ DUMAN


28 / 09 / 1998

Alışılmadık şeyler oluyor.

Önce ardarda gelen firari mafyacıların tutuklamaları, sonrasında Fazilet'e Genel Başkan olacağı tartışılan Tayyip Erdoğan'ın siyasetten men edilmesi, hemen peşinden 70'li yılların ve 12 Eylül döneminin ünlü "denge politikası"nı çağrıştıran bir şekilde İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in apansız ve neredeyse sudan bir sebeple tutuklanması.

Tahlile bu son olaydan başlayalım;

Doğu Perinçek bize göre devletin adamıdır.

Aşırı sol unsurları legal zeminde tutup zaman içinde milli bir potaya sokmuştur. İyi de yapmıştır. Enternasyonal ideolojilerin tamamı sömürgecilere hizmet eder. Bir "sol" olacaksa bunun milli hüviyetli olması bizim de tercihimizdir.

Doğu Perinçek FKF'nin DEV-GENÇ olduğu yıllarda Mahir Çayan grubunun DHKP-C (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi) adlandırmasındaki "parti" fikrine en çok karşı çıkan, legal ve illegal zeminlerde siyasal mücadele yapmanın gereksizliğini vurgulayan, askeri mücadelede (terör eylemlerinde) ısrarcı olan, bu söylemle ayrı baş çeken bir ünlü solcu iken, anarşist solun ilk resmi siyasi partisini kuran kişi olmuştur.

Aydınlık gazetesi her seçim arifesinde kaliteli renkli baskılarla sahneye çıkar, malûm işlevlerini yapar, seçim biter, Aydınlık ta ortalıktan kaybolur.

Bütün bu süreç Doğu Perinçek'in devlete çalıştığı izlenimini verir. Bu kanaat aşırı solun diğer kesimlerinde de hakimdir.

Biz de kişisel olarak bu kanaate iştirak etmekteyiz.

Böyle olunca Perinçek'in tutuklanmasını farklı bir şekilde yorumlamak durumundayız.

Yakın bir geçmişte katıldığı KESK'in kongresinde devletin adamı olduğu gerekçesiyle yuhalanıp tartaklanan, yandaşlarıyla birlikte salondan atılan Perinçek'in, üzerinde çalışmakla görevlendirildiği insanlar nezdinde prestij kaybına sebebiyet veren bu durumun, tutuklama hadisesiyle izale edilme gayreti vardır.

Bu hem öyle bir zamanda yapılmıştır ki, Tayyip Erdoğan için, ve onun şahsında bütün bir camianın gördüğü siyasal baskılar için öfkeli olan ve sokaklara dökülmek eğilimi gösteren insan yığınlarına;

"Bakın, akıllı olun, devlet sopasını çıkardı, kimseye acımıyor, kimseyi de kayırmıyor, sağcısı-solcusu, islamcısı, PKK'cı veya mafyacısı, hepsini pataklıyor, hepsine ceza veriyor, işte bu hukuk devletidir de, hukuk herkese işliyor, sokaklarda fazla yaramazlık yaparsanız bunun da bedelini ödersiniz!" diyor adeta.

İşte bize göre Perinçek'in tutuklanmasında, hem bir denge politikası güderek öfkeli insan yığınlarını bir ölçüde yatıştırmak, hem de Perinçek'e kaybettiği itibarını yeniden kazandırmak amacı vardır.

Geniş halk kitlelerine bu doğruları deşifre etmek bizim için de mahzur addeder ama gazetemizin ideolojik tandansı belli okuyucu kitlesinin bu kanaatlerimizden bilgilenmesinde fayda mülahaza ediyoruz.

Şimdi bir de Tayyip olayını irdeleyelim.

Bazılarının söylediği gibi, Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatının sona erdirildiği veya siyasi geleceğinin yokedildiği doğru değildir.

Hatta Tayyip Erdoğan kendi seçmen kitlesinde "kahraman"laştırılmıştır.

Artık Erbakan'la mücadelesi daha kolaylaşmıştır. Erbakan kadar tehlikeli bulunduğu için taca atıldığı görüntüsü verilmiştir. Erbakan'ın siyasi yasağının kaldırılması için pazarlık güçlerini değerlendirenler artık Tayyip için de aynı şeyleri istemek zorundadırlar. Bu da dolaylı olarak Erbakan'ın dönüşünü zorlaştırır.

Kendi seçmen tabanları iki liderden genç olanı tercih edecektir. Zaten Erbakan da ihtiraslarını kısmen de olsa tatmin etmiş, nispeten doyuma ulaşmış bir durumdadır. Bir süre daha siyaset sahnesinden ayrı kalırsa (ki öyle görünmektedir) belki artık kendisi dönmek istemeyecektir. Dünyalığı var, şöhret ve itibarı da var, yaşı ise artık bir hayli ilerlemiş durumda, belki sağlık problemleri de başlamıştır, şöyle bacaklarını uzatıp dinlenmenin, bayramlarda el öptürmenin zamanı gelmiştir. Tayyip'le mücadele edip te ne olacak? Tahtı kendi elleriyle teslim etmek ve onun sürekli saygısı ve itibarlı davranışlarını kazanmak daha da iyi olacaktır.

Bütün bu birbirini tamamlayan varsayımlara göre düşünülürse, Tayyip'e verilen ceza siyaseten Tayyip'in değil Erbakan'ın önünü kesmiş görüntüsü veriyor.

Erbakan yanlılarının söylediği gibi, Tayyip ABD ziyaretinde bir "icazet" almış olmasın sakın?

Bunlar kanıtlanabilecek görüşler değil. Siyaseti yakından izleyen okurlarımıza zihin jimnastiği yaparken malzeme veriyoruz, bu "muhtemel"leri de hesaba katıp düşünmelerini istiyoruz.

İki satır da "Alaattin'in Cinleri"nden söz edelim.

Mafyacıların birden bire sonbahar yaprakları gibi sapır sapır dökülmesi medyada MİT içindeki grupların mücadelesi olarak, bunun bir getirisi olarak nitelenmişti. Yarısı yakalanan, yarısı teslim olan bu mafyacılar malûm basının adlandırdığı üzere "ülkücü mafya" idiler.

MİT içinde var olduğu söylenen mücadelede bunlarla bağlantıları olanlar kaybeden taraf ise kazanan taraf "Devrimci Mafya" ile mi çalışacak acaba?

Televizyonda dinlediğimiz kaset ve sayfa sayfa görüntülerini izlediğimiz telefon defteri kayıtlarına bakılırsa Alaattin'in her partide cinleri var. Hem de Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve Bakan düzeyinde. Tepe noktalarda.

İçlerinde hiç MHP'li olmasa da muhtemeldir ki bunların hepsi ülkücüdür (?!), hatta "ülkücü mafya"dır (?!)

Ne diyelim? Bir musibet bin belayı defedermiş.

İşte böyle kirlileri meydana çıktıkça yalandan mafya mücadelesinin sahte kahramanlarının da yaldızları dökülecek.

Bütün bu olup bitenleri "hukuk" kavramına sıkıştırmaya çalışanlar da umutlanmasın.

Meclisi soyanların elini kolunu sallayarak gezdiğini bu millet görüyor.

Bu kılıcın bir yanının çok keskin olduğu halde diğer yanının inadına kör olduğunu ve kılıcı elinde tutanların bazen keskin bazen kör tarafı tercih ettiklerini de görüyor.

Bu taraflı adalet, daha sivil bir toplum özlemini de pekiştiriyor.

Aslında bindikleri dalı kesiyorlar... Çünkü, "Türk Milleti zekidir!"

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin.

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ