11 / 05 / 1998
"Anarşik olaylarda basın hep tahrikkâr rol oynamıştır.
Mevcut liberal kapitalist düzenin en güçlü müessesesidir
ülkemizde basın. Batılı ülkelerde, güçlerin etkinliği
açısından genel klasmanda hükûmet, ordu ve benzeri
müesseselerden sonra 6. sırayı işgal eden basın
ülkemizde en etkin güç, ahtapotun en güçlü kolu haline
gelmiştir. Hükûmetleri devirebilecek, generalleri
darbeye sürükleyecek, ülkeyi savaşa sokabilecek güce
erişmiştir. Tröstleşmiştir, tek merkeze hizmet
etmektedir. Birkaçı istisna tutulabilse de geneli
itibariyle, her biri hitap ettikleri zümreyi düzen
doğrultusunda kanalize etmek, düşünce ve hareketlerini
bu ölçülere göre şekillendirmek amacını taşır, çoğunluk
başarır. Ve bu basın gençlik örgütlerini sürekli
anarşiye teşvik eder bir tutumdadır..."
Bu satırlar 1977 yılında yayınlanan "Çoruh" dergisindeki
"Kapitalis düzenin vazgeçilmez unsuru; Anarşi" başlıklı
yazımdan alınmıştır.
21 yıl sonra ne değişti?
Sistem aynı sistem, ve ahtapotun en güçlü kolu yine
basın. Anarşi hâlâ bu liberal kapitalist sistemin
vazgeçemediği bir unsur.
* * *
1 Mayıs günü Türkiye sathında bir çok ilde yoğun
polisiye vakalarla dolu geçmişken, kızıl bayraklı,
üniformalı, yüzleri maskeli bölücü emperyalizm
uşaklarının birbirleriyle ve devletin güvenlik
güçleriyle taşlı sopalı çatışmalara girdiği olaylarda
yüzlerce yumruk ve tekme atılmışken, yüzlerce coplu
taşlı sopalı darbelerden kanlı yaralanmalar oluşmuşken,
bütün bu vahşet denizi medya tarafından görmezden
gelinerek, olaylar sırasında polisten kaçarken
yanlışlıkla MHP'nin bir mahalle temsilciliğine giren
yüzü maskeli gencin panikleyip camdan atlamağa
kalkışması, yüksekliği görünce ürküp cam önünde öyle
kalakalması üzerine, içeri almak isteyenlerin onu bir
türlü ikna edememesi neticesinde, eskaza düşmesi halinde
meydanın bilinen tavrından haklı olarak endişelenen genç
insanların uzayan direnişi kırabilmek için bu anarşistin
tutunduğu koluna darbe yapmak zorunda kalmaları, bütün
televizyonlarda saat başı fahiş yorumlarla verilmiş,
televizyonlarda gözün gördüğünü inadına inkar edercesine
yazılı basında olay "camdan atılmak istenen genç"
ifadeleriyle aktarılmış, bir bardak suda fırtına
koparılmıştır.
Sonra bunu izleyen başka provakasyonlar
Küçükköy'deki hiç alakasız bir olayın yine camiamıza
bulaştırılmak istenmesi, Bolu'daki meyhane sonrası
taşkınlıkların ölümle neticelenmesinin ideolojik bir
altyapıya oturtulmak istenmesi gayretleri.
Medya bizi de terörün bir tarafı olarak göstermeğe
çalışıyor.
Yaklaşan bir seçim öncesinde ve MHP iktidara yürürken,
Belli ki ona bunu ısmarlayanlar var.
21 yıl sonra değişen birşey yok... Sistem aynı sistem ve
medya yine ahtapotun en güçlü kolu.
* * *
Söylemiştik, yine söylüyoruz;
Var olan bu savaşı görmezlikten gelmek kâr değil.
Medya devleri MHP iktidarını tabi olarak istemiyorlar.
MHP neticede "toplumcu" karakteri bilinen bir partidir.
Çıkar çevrelerinin kan emdiği bu düzenin yerine, "tam
demokrat, toplumcu,hukuk devleti"ni kuracak olan bir
halk hareketidir.
Liberal kapitalist sistemin egemenleriyle bir seçim
arifesinde iyi geçinmek adına bazı doğruları ifşa ve
beyan etmekten kaçınmak, onların bize bakışlarını, tam
derenin ortasında kayığımızı batırmak niyetlerini
değiştirmeyecektir.
Bizi seçim arifesinde %13-14 gibi puanlarda
yakaladıklarında, bizim kendimizi iftiraların
tahribatından aklamamıza zaman kalmayacak ortamlarda,
tıpkı geçen seçim öncesinde olduğu gibi bir ağızdan
saldırıya geçecekleri mutlaktır.
Öyleyse biz bu üstü kapalı savaşı görmezlikten gelmek
yerine, halk adına söylenmesi gereken her doğruyu
yürekle söylemeyi, göğüs göğüse açıktan bir savaşı
tercih etmeliyiz. Bu şekilde, onlar bizi budadıkça,
adına savaştığımız halkın desteği dallarımızda yeni ve
daha gür filizler verecektir.
Yokedilmekten korkarak yaşamaktansa, haklı bir savaşın
cesur savaşçıları olarak ölmek bile yeğdir. Kaldı ki biz
bu defa kazanmağa daha yakınız.
Bu vurgun düzenini er yada geç mutlaka değiştireceğiz.
Yerine, bu ülkenin zenginliklerinden yalnızca bu ülkenin
insanlarının ve eşit fırsat şartlarında istifade ettiği
milliyetçi-toplumcu bir sistem getireceğiz
Çabalarımız ve dualarımız bu uğurdadır.
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin! |