TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
ADAY TESPİTLERİ


03 / 08 / 1998

Bu başlık aslında geçen haftaki yazımızın başlığı idi. Nasıl bir ilginin yada ilgisizliğin eseridir öğrenemedik ama geçen haftaki yazımız "Seçim Kapıda" başlığı ile çıktı.

Okuyucuların önemli bir kısmının başlıklara bakarak ilgi duydukları konulardaki yazıları seçtiklerini ve okuduklarını biliyoruz.

Seçim konusu ise çok konuşulan, çok işlenmiş, neredeyse herşeyin söylendiği ve merakların artık köreldiği bir konudur. Çok satan bir gazetenin çok okunan bir köşe yazarı 28 temmuz tarihli yazısına "Ne zaman erken seçimden bahsedilse esnemeye başlıyorum" diyerek başlamış.

İşte bu sebeplerden ötürü, teşkilatın en öncelikli gündemi olduğunu zannettiğimiz aday tespitleri herkesin ilgi sahasında iken ve bu başlık, altında yazılanları herkese okutturacak iken, değişen başlık ile bu önemli konudaki görüşlerimizi okuyucularımızın hatırı sayılır bir kısmına ulaştıramadığımız kanaatindeyiz.

Bu endişemizden ötürü ilk tavsiyemiz geçen haftaki yazımızın okumayanlarca da okunması olmakla birlikte, geçen yazımızın anafikrini içeren paragraflarını da tekrar yazmak ihtiyacı duyduk;

"Bize göre, milletvekili ve belediye başkanı aday tespitleri gerek metod, gerek netice itibariyle çok ilgi ve dikkat gerektiren hassas bir konudur.

Burada yapılacak bir hatanın telafisi yoktur. "Falan ilçe başkanı veya il başkanı görevini eksik yapıyor, tüzük hükümlerini işletin" demek gibi bir şansınız yoktur. DSP fırıldak Kubilay'ı bildi de mi milletvekili yaptı? Titiz bir ölçü kullanmayıp işi talihe bırakırsanız böyle de olabiliyor işte.

Şimdi bu titiz ölçü ne olmalı?

Genel Başkan'a makul bir kontenjan bıraktıktan sonra, bütün teşkilat tabanının, yalnız parti üyelerinin değil bütün tabanın, partiye üye olamayan devlet memurlarının da dahil olabildiği, bütün yan kuruluşların da uygun ölçülerle katılabildiği, imkan ölçüsünde geniş katılımlı bir zeminden üretilen isimler mutlaka daha sağlıklı olacaktır ve herkesin iradesini koyabildiği bu zeminden herkes tatmin olacaktır. Tezahür eden netice kişinin kendi tercihi olmasa da bu kadar adaletli bir seçimin neticesine daha kolay teslim olacak, onun seçilmesi için hizmet vermekten gocunmayacak, imtina etmeyecektir.

Bu teşkilat bunu arıyor.

Bunu aradığı için, bunu bulabileceğini umduğu bu yönetimi seçti.

Aradığını bulamazsa ne olur? Öyle fırtınalar filan kopmaz. Susar ve küser. Seçimde az çalışır, az kişiden oy ister.

İlk büyük kongrede de bu hayal kırıklığının üzerinde filizlenen arayışlara yönelir.

Bunlar olsun diye temenni ettiklerimiz değildir. Olabilmesinden ürktüklerimizdir. Olmasın diye dikkat çekmek istediklerimizdir.

Eskaza bir rehavet olur, bir boşluğa gelirse, ikinci bir beş yıllık inkıta Türk Dünyası için onulmaz bir kayıp olur."

Seçim kapıda

Bu başlığın altında söylemeyi tercih edeceğimiz şeyler de var;

Bekir Coşkun geçen hafta "Unutmayın, ya devlet başa ya kuzgun leşe" ifadesiyle bitirdiği bir yazısında yarıştaki sağcı-solcu liberal partileri içlerindeki hırsızlardan kurtulmak için bir kampanya başlatmaları noktasında uyarıyor.

Buna kaynak olan tespitler artık inkar edilemez bir vakıa.

Çiller ailesinin yüce divan yolundaki heyecanlı yürüyüşü devam ediyor. Velev ki bu yolun önü bir takım hukuki tasarruflarla kesilebilsin, onca hareketler ettiği, PKK kadar tehlikeli gösterdiği RP ile, Erbakan'ın başbakanlığında kurulan bir hükümete ortak olmayı yargılanmaktan kurtarılmak önşartıyla kabul eden Çiller kamu vicdanında mahkum olmuş durumdadır.

Hükümet olabilmek için kendilerine onca hakaretler eden Çiller'i yargı denetiminden kurtaran Erbakan ve RP'nin bu rüşvetindeki egoist riyakârlık ve iktidarı süresince buna benziyen sayısız "takiyye yaptım" örnekleri de bu yolun aldanmışlarının bir kısmının gözünü açtı. Zaten RP seçmeninin yarısı liberal sistem partilerinin hırsızlıklarından kaçanlar, kendi partilerini bu hırsız kadrolarından ötürü cezalandırmak isteyenler oluşturuyordu. "Tencere dibin kara" ortaya çıkınca, hak ve adalet arayanlar artık potaya girmiş olan MHP'ye yöneldiler.

ANAP ise, vurguncular konusunda zaten mazisinin ağır yükü altında ezilmekte iken, şu bir yıllık ortaklı icraat dönemine rekor sayıda ve büyüklüklerde yeni bir vurgun tefrikası sığdırabilmiştir.

Kalemli ve Gülay Atığı gibi tescillenmiş sabıkalarının yanında, Türk Telekom vurgunu, Karadeniz Otoyolu'nun anlaşmalı ihalesi, bir işidamının gazetelere tam sayfa ilanlar vererek halka duyurduğu İzmit otoban vurgunu, güzide orman alanlarının sudan bahanelerle sermaye çevrelerine peşkeş çekilmesi, son olarak televizyonda naklen yayınlanan Petrol Ofisi özelleştirme ihalesinin bu şova rağmen birinciden alınıp yandaş üçüncülere verilmesi ilk aklımıza gelen örneklerdir.

Rantiyecilerin servetleri katlanarak büyürken, neredeyse yarısı bu vurgunlardan oluşan enflasyonu memurun maaşından kısarak düşürmeye çalışmaları da ANAP zihniyetini artık iyice teşhir etmiştir.

Akbabaların ve kuzgunların leşe saldırdığı bu dönem sona ermek üzeredir. Artık halkımız bu leşçilerden kurtulmak kararını vermiş gibi görünmektedir.

İlk seçimde "ilkeli, bilgili, dürüst" MHP kadrolarını göreve getirerek on yıllardır devam eden bu yalan rüzgarına artık bir son verecektir gibi görünmektedir.

Kurtuluş, seçimin tarihi kadar yakındır.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ