TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
SİYASETTEN...


17 / 02 / 1999

Erbakan'ın son varyasyonları onun hakkında artık hem halkta ve hemde Fazilet/Refah teşkilatında kabul görmeğe başlayan bir kanaatin teyidi, hatta tescili oldu;

Hoca, "ben yoksam Fazilet de olmasın" diyecek kadar, beraberinde "benim çıkarlarım olmayacaksa Türkiye'nin çıkarları hiç olmasın" diyebilecek kadar ihtiraslı bir kişiliğe sahiptir.

İhtirasları gözünü öyle karartmış ki, basit akılların bile görebildiği olmazları, olsun diye zorluyor.

Gözünü öyle kara bürümüş ki, o teşkilatta kendisi kadar taban bulmuş olan Tayyip Erdoğan'a açıkça cephe açıp kendi tabanını "az olsun benim olsun" noktasına zorlamakta.

Oysa Tayyip'e "el" verip kalan ömründe onun idaresini, dolaylı olarak Fazilet/Refah'ın idaresini kendi elinde tutmak ne kadar kolaydı.

Nasibi değilmiş.

Şimdi ise son yanlışlarını yaptı, adeta bindiği dalı da kesti. Artık Fazilet'liler ona karşı olabilmenin meşru zeminini yakalamış oldular. Artık teşkilatın tabanı ihtirasın bu çirkin boyutları karşısında vefa duygularının baskısından kurtulabilecekler ve Erbakan'sız bir yürüyüşü tercih edebilecekler.

Erbakan, Çiller karşısındaki Cindoruk gibi "aslı ihtiva ettiğini" iddia eden ayrı bir parti ile siyaset yaşamını devam ettirmek şansına da sahip değil. O, böyle güdük tatminlerden bile uzak kalmak zorunda.

Türkiye onu hiç özlemeyecek.

Türkiye onu unutacak, umursamayacak.

Ama ona bu umursamazlık çok acı gelecek, ihtirasının bedelini ödeyecek.

...............

Mesut Yılmaz bir "sessiz çoğunluk" şarkısı söylüyor.

Liberal seçmenin sessiz, ilgisiz ve tepkisiz olduğu bir gerçektir.

Bize göre sandığa gitmeyen %30-40 seçmenin 10'da 9'u bu liberal seçmendir.

Peki bu sessiz çoğunluğu kim sessiz çoğunluk yaptı? Bunların sesini kim kıstı?

Onyıllardır bu ülkeyi yöneten liberal zihniyet değil mi?

İşte böyle... Ne ekersen onu biçersin.

.................

İktidarda olmanın doğal avantajlarına "talihin yaver gitmesi" diye adlandırılabilecek rastlantılarla oluşan başka avantajların da eklenmesi "Demokratik Sol Parti"nin yelkenlerine rüzgâr dolduruyor.

Şimdilerde herkes Ecevit'in ne kadar munis ve mutedil bir insan olduğundan, nasıl da olgun bir devlet adamı olduğundan sözeder oldu.

Partiyi Rahşan hanımın yönettiğini, DSP'nin bir aile partisi olduğunu da aynı gazeteler ve aynı yazarlar yazmıştı.

Bizim asıl hatırlatmak istediğimiz ise adı "Demokratik" olan bu partinin bahçesinde açan "çile çiçekleri"

DSP'nin rastlantılara dayanmış bu hızlı büyümesinin Türkiye için taşıdığı potansiyel tehlikeyi farkettiğimizde inşallah geç kalmış olmayız.

DSP Türkiye'yi perde gerisinden yönetmek isteyen "oligarşi" için biçilmiş kaftandır.

Baraj korkusu sebebiyle blok seçmen olarak Alevi cemaatinin oylarına yaslanan CHP, partisinin ötesinde ülke için de tehlikeli bir gidişin sorumluluğuna taşıyor.

Bir mezhep partisi görüntüsü yerleşirse istikbalde karşıtlarına da zemin hazırlayan bir ayrımcılık sözkonusu olur.

Bu ülke varolan suni ayrılıklarla başetmekte zorluk çekerket bu gidiş gerçekten üzücüdür.

Ama CHP az bir oy eksiği ile barajın altında kalırsa bu da başka bir üzücü sonuç olur.

2.5 milyon oyun Meclis'te temsil edilememiş olması dün ne kadar adaletsizlik idiyse bu gün de o kadar adaletsizliktir.

..............

"Derin devlet" MHP'nin Meclis'te olmasına karşı değil. devlet ve millet düşmanı güçlere karşı MHP'nin varlığı bütün milli unsurlar için vazgeçilmez bir tercihtir.

Ve fakat "derin devlet" MHP'nin parlamentodaki varlığının 50-70 milletvekili ile sınırlı kalmasını tercih eder. 150-170 olmasını istemez. Çünkü, sayısal üstünlüğü yakalayan bir MHP "vurguncu düzen"e yönelik radikal söylemlerini uygulamaya koyacaktır. Liberal kapitalist sistemin yerine milliyetçi ve toplumcu bir sistem getirecektir.

Çarkı bozacaktır.

Çarktan istifade edenler bunun için MHP'nin çok büyümesini istemezler.
Ama korkunun ecele faydası yoktur.

MHP'nin iktidarı, Türk Birliği ve Türk'ün Cihan hakimiyeti kaçınılmazdır.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!




 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ