TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
LİBERALİZM - TOPLUMCULUK - MHP (2)


06 / 07 / 1998

Türk töresi ve İslam dini Toplumcu bir karaktere sahiptir

İslâmiyet öncesinde de "Türk töresi" belirgin bir toplumcu karakter taşımakta idi.

Orhun kitabelerinin bir bölümünde Bilge Kağan, amcası ve kendi yönetim zamanlarından şöyle bahis etmektedir:

"... Babam kağan uçtuğunda kendi sekiz yaşında kaldım. O töre üzerine amcam kağan oturdu. Oturacak Türk milletini tekrar tanzim etti, tekrar besledi. Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı.

................

Ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım. Değerli illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım..."

Nihal Atsız, Orhun kitabeleri, Dede Korkut hikâyeleri ve benzeyen tarihi kaynakları esas olarak Orta Asya Türk tarihini "Bozkurtlar" (Bozkurtların Ölümü-Bozkurtlar Diriliyor) isimli eserinde romantize ederken, Türk kağanlarınnı, çadırlarını yılda bir kere yağmalattırarak toplumun gelir dağılımına hassasiyetlerini ortaya koyduklarına işaret eder.

İslâmiyet sonrasında Türk töresi, İslâm dininin toplumcu hüviyetinden kaynaklanan yeni toplumcu anneler kazanmıştır. Mesela siftah yapan bir esnaf bir sonraki müşteriyi siftah yapmayan komşusuna gönderirdi.

İslâmiyet "Kur'ân" kaynaklı şöyle bir anafikre sahiptir: "Servet, zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın" (59. Sure, 7. Ayet)

Bu amaçlardır ki, İslâm dininde zekât, sadaka, fitre ve iane gibi kurumlar vardır. Bakara sûresi 219. Ve 220. Âyetlerde Allah (C.C.) resulüne "Sana mallarından ne kadarını vereceklerini soruyarlar; de ki, sizi sıkıntıya sokmayacak kadarını verin" buyuruyor.

İslâmi esaslar ile yönetilen toplumların gelir dağılımları zekat, sadaka, fitre gibi kurumlara rağmen, hesaba katılmayan güçlerin etkisiyle dengesini kaybetmişse, millî gelirden emeklerinden fazla pay alanlar var ise, idareciler tarafından, devlet tarafından iane kurumu işletilerek bu gibilerin tekrar toplumun genel seviyesine yakınlaştırılması dengenin tekrardan sağlanabilmesi icabeder.

Yine bir hadis-I şerifte Hz.Muhammed (S.A.V.) "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" der.

Bu benzeri çokça âyet ve hadis vardır. Ve bütün bunlar İslâm dininin toplumcu bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir.

Türk milleti esasen toplumcu bir karakter taşıyan töreye sahip olduğu için yine toplumcu bir karakter taşıyan İslâm dinini çok kolay kabullenmiş ve İslâm dininin gleir dağılımına ilişkin kurumlarını da içtenlikle sahiplenmiş ve töresine katmıştır.

Ta ki sömürgeciler, emperyalist güçler, tanzimattan bu yana Osmanlı Türkleri'ne fertçi zihniyeti empoze etmişler. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" felsefesini kabul ettirme gayretinde olmuşlardır ve giderek Türk milletinin güzel harsları, örf ve ananeleri küllenmiştir.

Fakat, bazı özel ve önemli durumlarda ortaya çıkmasından biliyoruz ki, bu yüce millet özdeğerlerini küllerin altındaki kor gibi saklı tutmaktadır.

Ve bu külleri uçuracak rüzgârın eseceği günler yakın gibi görünmektedir.

MHP toplumcudur

"Dokuz Işık" doktrininin temel umdelerinden biri toplumculuktur.

Nitekim MHP parti programı toplumculuğu vazgeçilmez olarak kabul etmekte ve takdim etmektedir.

MHP'nin iktisadi çözümlerinde "millet sektörü" örneği gibi toplumcu projeler vardır.

Ve nihayet;

MHP’nin kurucu Genel Başkanı ve doğal lideri Alparslan Türkeş'in MHP 4. Olağan kongre açış konuşmasının daha ilk paragraflarında müjdelediği ve "MHP olarak hepimizin özlediği yeni düzeni kuracağımızı açıkça taahhüt ediyorum" diyerek vurguladığı yeni düzen, MHP'nin iktisadî, sosyal ve siyasî söylemlerini içeren "MİLLİYETÇİ-TOPLUMCU SİSTEM"dir.

MHP kadroları her hizmet noktasını yakaladığında; gerek Alparslan Türkeş'in başbakan yardımcılığı sırasında uygulanması için gayret ettiği "toprak reformu" örneği ile, gerek Gümrük-Tekel Bakanlığı'nın MHP'nin uhdesinde bulunduğu dönemlerde devlet ve millet menfaatlerinin ölesiyle sahiplenilmesi ile, ve her dönemde MHP milletvekillerinin meclise takdim ettikleri kanun tekliflerinin özünde, ve gerekse MHP'li belediyelerin şaibesiz, sosyal adaletçi bir hizmet anlayışı örneklemeleri ile, MHP'nin toplumcu tavrını ifadede bırakmamış, icraata taşımıştır.

Ülke sathında yapılmış olan ısmarlama kongrelere rağmen Türkeş sonrasında, MHP delegasyonu liberalleşme arayışlarını reddetmiş, Büyük Kongre'de Türkçü-İslâmcı-Toplumcu çizginin, hareketin doğuşundaki çizginin temsilcilerine yönetim görevi vermiştir.

Nitekim bu yönetim kadrosunun görevde bulunduğu dönem içerisinde söylem ve icraatları bu istikamette olmuştur.

Evet... MHP toplumcudur! Böyle kalacaktır!

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ