06 / 07 / 1998
Türk töresi ve İslam dini Toplumcu bir karaktere
sahiptir
İslâmiyet öncesinde de "Türk
töresi" belirgin bir toplumcu karakter taşımakta idi.
Orhun kitabelerinin bir bölümünde Bilge Kağan, amcası ve
kendi yönetim zamanlarından şöyle bahis etmektedir:
"... Babam kağan uçtuğunda kendi sekiz yaşında kaldım. O
töre üzerine amcam kağan oturdu. Oturacak Türk milletini
tekrar tanzim etti, tekrar besledi. Fakiri zengin kıldı,
azı çok kıldı.
................
Ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti
elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım. Değerli
illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım..."
Nihal Atsız, Orhun kitabeleri, Dede Korkut hikâyeleri ve
benzeyen tarihi kaynakları esas olarak Orta Asya Türk
tarihini "Bozkurtlar" (Bozkurtların Ölümü-Bozkurtlar
Diriliyor) isimli eserinde romantize ederken, Türk
kağanlarınnı, çadırlarını yılda bir kere yağmalattırarak
toplumun gelir dağılımına hassasiyetlerini ortaya
koyduklarına işaret eder.
İslâmiyet sonrasında Türk töresi, İslâm dininin toplumcu
hüviyetinden kaynaklanan yeni toplumcu anneler
kazanmıştır. Mesela siftah yapan bir esnaf bir sonraki
müşteriyi siftah yapmayan komşusuna gönderirdi.
İslâmiyet "Kur'ân" kaynaklı şöyle bir anafikre sahiptir:
"Servet, zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet
olmasın" (59. Sure, 7. Ayet)
Bu amaçlardır ki, İslâm dininde zekât, sadaka, fitre ve
iane gibi kurumlar vardır. Bakara sûresi 219. Ve 220.
Âyetlerde Allah (C.C.) resulüne "Sana mallarından ne
kadarını vereceklerini soruyarlar; de ki, sizi sıkıntıya
sokmayacak kadarını verin" buyuruyor.
İslâmi esaslar ile yönetilen toplumların gelir
dağılımları zekat, sadaka, fitre gibi kurumlara rağmen,
hesaba katılmayan güçlerin etkisiyle dengesini
kaybetmişse, millî gelirden emeklerinden fazla pay
alanlar var ise, idareciler tarafından, devlet
tarafından iane kurumu işletilerek bu gibilerin tekrar
toplumun genel seviyesine yakınlaştırılması dengenin
tekrardan sağlanabilmesi icabeder.
Yine bir hadis-I şerifte Hz.Muhammed (S.A.V.) "Komşusu
aç iken tok yatan bizden değildir" der.
Bu benzeri çokça âyet ve hadis vardır. Ve bütün bunlar
İslâm dininin toplumcu bir karaktere sahip olduğunu
göstermektedir.
Türk milleti esasen toplumcu bir karakter taşıyan töreye
sahip olduğu için yine toplumcu bir karakter taşıyan
İslâm dinini çok kolay kabullenmiş ve İslâm dininin
gleir dağılımına ilişkin kurumlarını da içtenlikle
sahiplenmiş ve töresine katmıştır.
Ta ki sömürgeciler, emperyalist güçler, tanzimattan bu
yana Osmanlı Türkleri'ne fertçi zihniyeti empoze
etmişler. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın"
felsefesini kabul ettirme gayretinde olmuşlardır ve
giderek Türk milletinin güzel harsları, örf ve ananeleri
küllenmiştir.
Fakat, bazı özel ve önemli durumlarda ortaya çıkmasından
biliyoruz ki, bu yüce millet özdeğerlerini küllerin
altındaki kor gibi saklı tutmaktadır.
Ve bu külleri uçuracak rüzgârın eseceği günler yakın
gibi görünmektedir.
MHP toplumcudur
"Dokuz Işık"
doktrininin temel umdelerinden biri toplumculuktur.
Nitekim MHP parti programı toplumculuğu vazgeçilmez
olarak kabul etmekte ve takdim etmektedir.
MHP'nin iktisadi çözümlerinde "millet sektörü" örneği
gibi toplumcu projeler vardır.
Ve nihayet;
MHP’nin kurucu Genel Başkanı ve doğal lideri Alparslan
Türkeş'in MHP 4. Olağan kongre açış konuşmasının daha
ilk paragraflarında müjdelediği ve "MHP olarak hepimizin
özlediği yeni düzeni kuracağımızı açıkça taahhüt
ediyorum" diyerek vurguladığı yeni düzen, MHP'nin
iktisadî, sosyal ve siyasî söylemlerini içeren
"MİLLİYETÇİ-TOPLUMCU SİSTEM"dir.
MHP kadroları her hizmet noktasını yakaladığında; gerek
Alparslan Türkeş'in başbakan yardımcılığı sırasında
uygulanması için gayret ettiği "toprak reformu" örneği
ile, gerek Gümrük-Tekel Bakanlığı'nın MHP'nin uhdesinde
bulunduğu dönemlerde devlet ve millet menfaatlerinin
ölesiyle sahiplenilmesi ile, ve her dönemde MHP
milletvekillerinin meclise takdim ettikleri kanun
tekliflerinin özünde, ve gerekse MHP'li belediyelerin
şaibesiz, sosyal adaletçi bir hizmet anlayışı
örneklemeleri ile, MHP'nin toplumcu tavrını ifadede
bırakmamış, icraata taşımıştır.
Ülke sathında yapılmış olan ısmarlama kongrelere rağmen
Türkeş sonrasında, MHP delegasyonu liberalleşme
arayışlarını reddetmiş, Büyük Kongre'de
Türkçü-İslâmcı-Toplumcu çizginin, hareketin doğuşundaki
çizginin temsilcilerine yönetim görevi vermiştir.
Nitekim bu yönetim kadrosunun görevde bulunduğu dönem
içerisinde söylem ve icraatları bu istikamette olmuştur.
Evet... MHP toplumcudur! Böyle kalacaktır!
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin! |