19 / 10 / 1998
Azerbaycan'da Aliyev'in ısmarlama bir seçimle kendisini
yeniden cumhurbaşkanlığına seçtirdiği gün Dünya'nın en
tanınmış, ciddi gazetelerinden biri olan New York Times,
"Türkiye Bakü-Ceyhan'ı kaybetti" başlığıyla bir haber
yayınladı.
O gün Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başka bu
habere kaynak teşkil etmesi muhtemel bir toplantı, bir
anlaşma imzası, yetkili bir kişinin açıklaması filan
yoktu.
O gün bu habere kaynak olması muhtemel tek değişiklik
vardı Dünya üzerinde; Aliyev, Sili'de Allende rejimini
CIA desteğiyle deviren General Pinoche'ninkini andıran
uyduruk bir seçimin henüz resmi olmayan sonuçlarına göre
yeniden Cumhurbaşkanı seçilmişti.
İlginç...
Bu Aliyev, belki bir milyon kere kamuoyu huzurunda
Demirel'e -onun şahsında haliyle Türk Milleti'ne de- söz
vermiştir Bakü-Ceyhan için.
Şimdi Aliyev seçildi diye Bakü-Ceyhan niye suya düşsün
ki?
Böyle düşünüyor insanlar.
Ama kazın ayağı öyle değil... Aliyev SSCB döneminde KGB
şefliği ve Sovyetler Birliği Politbüro Üyeliği yapmış
bir kişidir.
O dönemde SSCB'nin hedef ve ideallerinin en önemlisi
Türkiye'de uydu bir yönetim oluşturup Türk
Boğazları'ndan sıcak denizlere inişi temin etmek idi.
Hedef Türkiye olduğu için belki de, Türkiye'den iyi
nabız alabilecek, daha sıhhatli değerlendirmeler ve daha
isabetli uygulamalar yapabilmek şansı olan biridir diye
Aliyev'i KGB şefi yaptılar.
Aliyev Politbüro üyeliği ile komünistliği tescil olmuş,
70'li yıllar Türkiye'sinin kan denizinde KGB'ye düşen
pay ne ise onun sorumlusu olan kişidir.
Bütün bunlara rağmen, bütün bunları bilen Demirel'in
desteği ile, gayrımeşru yollardan Elçibey'i görevden
uzaklaştırıp Azerbaycan Cumhurbaşkanlığını ele
geçirmiştir.
Demirel ve Aliyev bu desteklemeyi reddetmezler kanımızca
ama reddetseler bile Azerbaycan ve Türkiye'deki halk bu
gerçeğin farkındadır.
Biz de farkındayız.
Ve biliyoruz ki, "ayıdan post olmaz!"
Her ne kadar 1000 $ maaş karşılığında ülkücü hareket
üzerinde Aliyev lehine lobi yapmağa çalışan kiralık
kalemler var olsa da ülkücü hareketin politik kültürü bu
aldatmacalara geçit vermeyecek düzeydedir.
Enerjiye hükmeden Dünya'ya
hükmeder
Azerbaycan ve Türkiye'deki
halk için, bütünüyle Türk Milleti için, esas olan "Türk
Birliği"ne giden sürecin işlemesidir.
Bunun kiminle olduğu bizim için çok önemli değildir.
Yeter ki bu sürecin ilk adımı olan Bakü-Ceyhan petrol
boru hattı yürürlüğe konsun.
Bunu, Türkmenistan doğalgazının ve Kazakistan
petrollerinin de aynı güzergâha bağlanması kaçınılmaz
olarak izleyecektir. Bu, aynı soydan olanların doğal
dayanışması olduğu kadar maliyet hesaplarının da
getirdiği bir zorunluluktur.
Dünya pazarlarına aynı maliyet şartlarında girebilmek
için Rusya da bu boru hattını kullanmak zorunda
kalacaktır gelecekte. Hatta İran'ın da bir yerinden bu
hatta bağlanmak düşüncesi şimdiden tartışılmakta olan
bir konudur.
Irak petrolü de Dünya pazarlarına en çok -kısıtlı da
olsa- halen işlemekte olan Kerkük-Yumurtalık boru hattı
ile ulaşmaktadır.
Bütün bu boruların ucu İskenderun limanında
buluşmaktadır.
İşte bu hal, petrolün rezervine sahip olan ülkelerin ve
boru hatlarının izlediği güzergâhtaki ülkelerin, en çok
da Türkiye'nin çok önemli ekonomik kazançlar temin
etmesinden başka, bu boruların vanasını elinde
bulunduran Türkiye'nin -ve bütünüyle "Türk Dünyası"nın-
muazzam bir siyasi güç kazanmasına imkan sağlayacaktır.
Çünkü, daha onyıllarca Dünya sanayiinin enerji
hammaddesi petrol olacaktır.
Ve... Enerjiye hükmeden Dünya'ya hükmeder!
"Bakü-Ceyhan" kurtuluştur
"Bakü-Ceyhan" Türkçü
hareketin hayallerinin gerçekleşme sürecinde ilk adım
olacaktır.
"Bakü-Ceyhan" Turan coğrafyasının kardeş ülkelerini
birbirlerine bir daha ayrılmamak üzere bağlayacak olan
zincirdir.
50 yıl sonra, Bakü'nün petrol rezervleri tükenmiş olsa
yada enerjinin hammaddesi artık petrol olmasa bile,
bugün "Bakü-Ceyhan"la tesis edilecek olan birliktelik
Dünya dengelerini değiştirecek, insanlığın daha adaletli
ve daha mutlu bir Dünya'da yaşamak içgüdüsü "Türk
Birliği"ne tarih boyunca varolabilmek şansını
verecektir.
Bu umudumuzdur, temennimizdir...
Ve fakat, bu aklımızın da bizi ulaştırdığı kanaatlerdir.
10 yıldır doğum sancıları yaşayan bu süreçte tarihin
akışını engellemeye çalışan sömürgeciler kırk türlü
çorap örseler de, bu günler için var ettikleri PKK'yı
azdırıp bizi kendi derdimize düşmüş bir hale getirseler
de, tek bağımsız Türk devletine umutla sarılan yeni Türk
devletlerinin Türkiye'den umutlarına hayal kırıklıkları
almaları için herşeyin hazırlanmış olması dahi, ilahi
buyruğun gerçekleşmesine engel olamamaktadır.
Demirel'e rağmen, Aliyev'e rağmen, "yedi kız kardeş"
petrol şirketlerine rağmen,
"Bakü-Ceyhan" ve "Türk Birliği" gerçekleşecektir.
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin! |