ŞEHİT ANALARI BİLDİRİLERİ


TÜRK VE DÜNYA BASININA,
TÜRK VE DÜNYA KAMUOYUNA,

Ey milletim, ey Dünya !..
Yirmi yıldır acılarla yaşıyoruz;
Uğruna koç yavrularımızı şehit verdiğimiz vatan toprağında başımız eğik gezmekten yorulduk.
Kahpe Avrupa'nın her yeni günde ülkemizden ve ulusumuzdan yeni bir ödün istemesinden yorulduk.
Yerli işbirlikçilerin bu ödünleri her gün pullayıp bezeyip bize satmaya çalışmasından, milletimizi aldatmaya çalışmasından yorulduk.
Katilleri, canileri, ırz düşmanlarını peyderpey sokağa salan "af" tan yorulduk. Çocuklarımızın katilleri ile aynı sokaklarda yürümek, aynı apartmanlarda oturmak zorumuza gidiyor.
En çok da, terörle savaşan kahraman komutanlarımızın katillerin ve teröristlerin yerine, onların boşaltıldığı hapishanelere konulması zorumuza gidiyor.
Terör başının adına tahsis edilmiş bir adada misafir gibi ihtimam görmesi de zorumuza gidiyor.
2,5 yıl önce Türk Mahkemelerinin terör başı hakkında verdiği idam kararının, anlaşılmaz bir şekilde, kanuna ve vicdana sığmayan bir şekilde, bağımsız bir devletin onuruyla bağdaşmayan bir şekilde, Başbakanlık' ta bekletilmesi de zorumuza gidiyor.
Bize bu zulmü yapanlara soruyoruz ;
Siz bu meclise güvenmiyor musunuz !?
Bu meclis ülkemizin haklarını ve menfaatlerini korumaktan aciz mi de, her şeyi üç kişi oturup karar veriyorsunuz.
Bu meclise güvenmiyorsanız, 15 günde 15 yasa çıkarmalarına, hatta bütün o yeni yasaları çıkarmalarına, Anayasayı değiştirmelerine nasıl izin verdiniz?
Peki biz size nasıl güveneceğiz? Şartlar değişince konuştuklarınız da değişiyor, hele seçim görününce hepten başka konuşmaya başlıyorsunuz. Biz artık sizin ne söylediğinize değil ne yaptığınıza bakacağız. Sözlerinize ne kadar sahip olduğunuza bakacağız.
Terör başının idam kararını meclise sevk edip etmediğinize de bakacağız.
Biz demiyoruz ki idam hemen onaylansın, idam bir meclise gelsin hele, tartışılıp görüşülsün, baskısız ortamlarda açık oylama ile oylanarak karar verilsin, biz de görelim.
Biz çocuklarımızı ulusal çıkarlarımız için şehit verdik. Ulusumuzun seçilmiş temsilcileri hür ve baskısız ortamlarda idamı ulusal menfaatlerimize aykırı bulacaklarsa bunu da görmek isteriz. Hiç değilse irade bizim seçilmişlerimizin iradesi olur, müstemleke vatandaşları gibi utanarak gezmekten kurtuluruz.
Görelim bakalım, Türkiye'nin menfaatleri nerededir, dayatmacıların dayattıklarını yaşamakta mıdır yoksa hür ve bağımsız bir ülke olmakta mıdır.
Biz biliyoruz ki, Türkiye'nin "ya idam ya Avrupa Birliği" gibi bir ikilemi yoktur.
İdamla ilgili talebi, Avrupa'nın ilk talebi değildir, sonuncusu da olmayacaktır. Hatta verecek bir şeyimiz kalmayana kadar isteyeceklerdir. Bir gün vereceğimiz ödünler azaldığında "çoğunu verdik kalanı da verelim ki verdiklerimiz boşa gitmesin" demek zorunda kalmadan onurlu bir dış siyaset izlemeye dönüş yapmamız gerektiğini artık millet olarak farkedebiliyoruz.
Ve zaten Avrupalıların asıl istediği yasalarımızdan idam kararının çıkarılması değil, gelecekte ihtiyaç olduğunda kolayca yeni maşalar bulabilmek için, onlara güven versin diye, besleyip büyüttükleri yılanın hayatını kurtarmaktır.
Değilse, terörbaşını asın idamı sonra kaldırın. Asrın canisi için de bu kadarcık istisnayı dost ise Avrupa da hoş görsün.Ya da maskeler düşsün ! Hem dıştaki hem içteki...
Ve de maskeler artık düşecek, yakında düşecek. Çünkü seçim yakında.

Şehit Anaları Dernekleri Adına
İst. Şehit Anaları Ve Gaziler Der. Bşk.

A S A M  B Ü L T E N

U F U K  Ö T E S İ
 
Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ