TÜM YAZILARI

Kurultay Gazetesi

Dünden Yarına Doğru
Neden Yanyana Değiliz
Güneydoğu Neden Böyle
Senet Mafyası Hakkında
Öğrenci Hareketleri
İdeal Askerleri Ve...
Bir Bayrak Rüzgâr...
Haydi Bu Oyunu Bozalım
Takke Düştü
MHP Gelecekten...
Özelleştirme Bakü...
İhtiras Kimin Diyeti ki...

Vadettiğimiz...

Burjuva Solcular Ve...
Liberalizm - Toplumculuk
Türk'ün Adaleti
Birgün Mutlaka

Bozkurtlar Ve Diğerleri

Ülkücülük Adaleti...
Yazılarımdan
Buzdağının İhtişamı
Eğri Yolda Doğru...
Siyasette Cironto Olmaz
Kim Kazanacak Yada...
İtidal
Yazık
Susmak Zamanı
Ülkü Ocağımız
6 Temmuz'da Aklanmak
Taşlar Yerine Oturuyor
Yeni Bir Başlangıca...
Yavuz Ve Midillli
Öncelikler
Nafile Gayretler
İl Kongreleri
İst. Kongresine Doğru
Kaderleri Birleştirmek
Olanlar Olabilecekler
Emeklerimiz, Çocuklar...
İst. Kongresi Hakkında
Bozkurt'un Adı MHP
Adrese Teslim Mektuplar
Şayet
Emperyalizmin Tarifeli...

Başkanlık Sistemi ve...

RP nin İki Yüzü
Yerel Yönetimler Yasası
23 Kasım'a Doğru
Başörtüsü, Eşber Ve...
Yiğidin Hakkı
 

KURULTAY GAZETESİ YAZILARI

 

ÜLKÜ OCAĞIMIZ

09.06.1997

 

MHP teşkilatlarının omurgasını “ocak”tan yetişme ülkücüler oluşturur.MHP’nin ilke ve prensiplerini benimseyen ve kendi vasıfları ile MHP camiasında kabul gören insanlar da mazilerinde bir ocak eğitimi görmemiş olmakla birlikte MHP teşkilatlarında “Aksiyoner Türk Milliyetçiliği”ne hizmet edebilmektedirler.Fakat bu insanların MHP’yi tercih etmeleri de ideolojik eğitimli insanların MHP’nin sosyal, siyasi, iktisadi söylemlerini ve projelerini, uygulamalarla ve propoganda ile halka ulaştırmaları neticesinde mümkün olabilmektedir.

Bunları söylerken, “Ülkü Ocakları” eğitim sürecinin MHP’nin siyasi başarılarına ne ölçüde etkili olduğunu hatırlatmak amacındayız.

Bu gün parti teşkilatlarının yönetimleri, ağırlıklı olarak, 70’li yılların kendine özgü şartlarını az yada çok yaşamış olan insanlardan oluşmaktadır.

O yıllarda namluların ucunda yaşayan insanların ölüme bu kadar yakın olabilmek için iyi sebeplere ihtiyaçları vardı ve bundan dolayı daha çok okuyor, dinliyor, araştırıyor ve öğreniyorlardı.

O yılların ocak teşkilatları yapılanmaları ve gelenekleri itibariyle 80’li ve 90’lı yıllardaki örneklerden daha demokratik bir yapıya sahiptiler.Risk kavramının insan hayatına tekabül ettiği o günün şartlarında bu günkünden daha çok ihtiyaç duyulan disiplin ise otoriteden çok ideolojik eğitimle temin edilmekte idi.

Yeni kuşaktaki ideolojik eğitim eksikliğinin - ki bu eksikliğin asıl sorumlusu önceki kuşaklardır kanaatindeyiz - getirdiklerinden söz edip yara kaşımak niyetinde değiliz.

Biz sadece bu günün şartlarının ideolojik eğitime daha müsait olduğu halde bunun gereğince yapılamadığı iddiasındayız.

Ve bu kuşağın gelecekte parti yönetimlerinde vazife yapacaklarını hatırlatmak istiyoruz.

Bize göre, “Ülkü Ocakları”nın gerek işleyiş gerek yapılanma biçimlerinin günün şartlarına uygunluğu ilgilerince gözden geçirilmeli.İyi insanlarla yönetildiğinde iyi olabilen, niyet ve kabiliyetleri tartışılır insanlar tarafından yönetildiğinde ise hareketin geleceğine yönelik ciddi kayıplara sebebiyet verebildiği artık herkesçe görülmüş olan bu yapılanma biçimi bu günün şartlarına uygun değildir.Çünkü artık yanlışa gidişi bir buyruğu ile durdurabilecek olan “Başbuğ Türkeş” yok.O halde bu günün şartlarının gereği tesbit edilmeli ve hemen uygulamaya geçirilmelidir.

Biz, tartışmaya açık ham bir düşünce olarak, ocak yönetimlerinin üyelerin oy çokluğu ile belirlenen ve parti ve derneklerdeki gibi yönetim kurullarından oluşan bir statüye kavuşturulmasının olabilirliğini araştırmayı ilgililerine teklif ediyoruz.

Umuyoruz ki ocaklarda demokrasi kültürünü uygulamalı olarak alan ülkücülerin bu deneyimleri gelecekte parti yönetimlerinde hizmet verecekleri günlere de katkılar sağlar.

Ama daha önemlisi, iktidara yürüyen hareketin bu gün ihtiyaç duyduğu olumlu imaj ve eğitimli propoganda gücünü artırabilmek ve iktidarı daha yakına getirebilmektir.

Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin !

 

A S A M  B Ü L T E N

U F U K  Ö T E S İ
 
Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ