TÜM YAZILARI

Kurultay Gazetesi

Dünden Yarına Doğru
Neden Yanyana Değiliz
Güneydoğu Neden Böyle
Senet Mafyası Hakkında
Öğrenci Hareketleri
İdeal Askerleri Ve...
Bir Bayrak Rüzgâr...
Haydi Bu Oyunu Bozalım
Takke Düştü
MHP Gelecekten...
Özelleştirme Bakü...
İhtiras Kimin Diyeti ki...

Vadettiğimiz...

Burjuva Solcular Ve...
Liberalizm - Toplumculuk
Türk'ün Adaleti
Birgün Mutlaka

Bozkurtlar Ve Diğerleri

Ülkücülük Adaleti...
Yazılarımdan
Buzdağının İhtişamı
Eğri Yolda Doğru...
Siyasette Cironto Olmaz
Kim Kazanacak Yada...
İtidal
Yazık
Susmak Zamanı
Ülkü Ocağımız
6 Temmuz'da Aklanmak
Taşlar Yerine Oturuyor
Yeni Bir Başlangıca...
Yavuz Ve Midillli
Öncelikler
Nafile Gayretler
İl Kongreleri
İst. Kongresine Doğru
Kaderleri Birleştirmek
Olanlar Olabilecekler
Emeklerimiz, Çocuklar...
İst. Kongresi Hakkında
Bozkurt'un Adı MHP
Adrese Teslim Mektuplar
Şayet
Emperyalizmin Tarifeli...

Başkanlık Sistemi ve...

RP nin İki Yüzü
Yerel Yönetimler Yasası
23 Kasım'a Doğru
Başörtüsü, Eşber Ve...
Yiğidin Hakkı
 

KURULTAY GAZETESİ YAZILARI

 
YAZILARIMDAN

04.04.1997

 

Muhteşem geleceğin, “Türk Birliği”nin arifesinde “bir bayrak rüzgar bekliyor” ve geçmişte bir kısmı bize öncü olan, bir kısmı yıllar yılı bize yoldaş, ülküdaş olan bu insanlar şimdi yanımızda değiller.
Olabilmeleri gerek.Bütün engeller, bütün olumsuz sebepler ortadan kaldırılmalı ve bu birliktelik temin edilmeli.

................................

Hayatının bir döneminde MHP yada Ülkü Ocakları’na mensup olmuş, bu teşkilatlara hizmet vermiş insanlar bir kere, kısa bir süre için yan yana gelebilseler kudretlerinden kendileri de ürkerler.

................................

Ülkücüler “ideal askerleri”dirler.
Doğuş yeri üniversiteler olan, %70’i aydın olan bu hareketi kontrol edebilecek seviyede ( MİT dahil ) bir devlet örgütü yoktur.
Sömürgecilerin 5. kol faaliyetleri ve illegal örgütleri ile Türk Milleti’nin hak ve menfaatleri için savaşmak ülkücü hareketin misyonunun gereğidir.

..................................

...Kültür - Sanat - Edebiyat çevrelerinde, sivil toplum örgütlerinde, en önemlisi de medyada yok gibiyiz.
Beğendiğimiz, keyifle izlediğimiz tiyatrocuları bir konuşturuyorlar ki, bakıyoruz o da solculuk modasında.Entelektüel ve çağdaş görünüm için bu makyaj gerekli sanki.Niçin demokratlık, çağdaşlık gibi kavramları hak etmedikleri halde solcular sahiplenmiş de, gerçekte hak eden taraf olmamıza rağmen biz karşı imişiz gibi tanıtılıyoruz.
Ülkücü hareketin siyasi ve ideolojik kurumları bu sahayı artık daha iyi değerlendirmek gayretinde olmalıdır kanaatindeyim.
Yoksa, hak ve menfaatleri uğruna öldüğümüz millete kiralık katiller gibi tanıtılmamız hep devam eder.

.................................

Şimdi ne oldu ki MHP çizgi değiştirsin? Liberalizm mi değişti ki MHP liberal olsun?Liberal olanlar o zaman da vardı zaten, biz 25 sene sonra onca diyete rağmen liberal olacaktık ise yazık değil mi ölenlere, ölmeyip te sakat kalanlara, çeyrek ömrü ceza yatanlara?

..................................

REFAHYOL iktidarı onca yaşanmış ve yaşanacak zararlarına rağmen, milletin RP’yi tanıma şansı bulması açısından faydalı olmuştur kanaatindeyiz.

...................................

Sağdaki ve soldaki liberal partilerin iktidarlarında ortaya çıkan hırsızlıklarından ve şaibelerinden kaçanlara alternatif göründüğü için adres olan RP’nin böyle erkenden teşhir olması MHP’nin iktidar yürüyüşünde muhakkak ki önünü açmıştır.
Umut ediyoruz ki MHP bu defa esen rüzgarı yelkenine doldurmayı bilecektir.Bu defa REFAH da umut olmaktan çıktığı için iktidar daha yakındır.
Yine de bu ülkenin kaybettiği zamana ve konjonktüre yazık.

....................................

Yönetenlerin ; “Ben iyi yönetiyorum, hep ben yönetmeliyim, yöneticiliğimin bana verdiği gücü onu hep muhafaza edebilmek için kullanmam haktır, çok adaletli olmak zorunda değilim” bakışı olursa yanlış olur.
30 siyaset yaşına gelmiş olan bir hareketin mensuplarının, tartışılmaz genel başkanları dışında, kendilerini yönetecek arkadaşlarını seçebilecek kabiliyetleri elbette ki vardır.Onlar ki bütün ülkeyi yönetmeğe talip olan kadrolardır.

......................................

Bu hareket Türk Milleti’nin hak ve menfaatlerinin bekçisidir.Bu hareket yaradılışı itibariyle toplumcudur.
Şimdilerde birileri hasbelkader bazı yönetim kademelerini ikbal beklentileri ile işgal etmiş olsalar bile, bu hareket bir gün kendi çocuklarının, bu millete beklentisiz hizmet vermekten manen tatmin olan evlatlarının temiz ellerine teslim olacaktır.

......................................

Neden devrimci değil de ülkücü mafya?
Bu soruya cevaben hemen söylenebilecek bir şey vardır ; “kamuoyu” oluşturan müessese medyadır ve medyada ülkücü hareketin lobisi yoktur, devrimcilik ise her kademedeki medya mensuplarının büyük çoğunluğunun kravat gibi bir medeniyet göstergesi olarak kullandığı aksesuardır.Bu ilişki samimi değildir, art alanda hesaplar güden bir ilişkidir.

..............................

Garip görünse bile, ülkemize bir çok düşünce ve fikir akımı gibi “sol” da batıya açılan pencereden girdiği için esas itibariyle batıya hizmet etmiştir. 70’li yılların ortalarında MİT ve CIA provokasyonları ile elliden fazla fraksiyona bölünen sol örgütlerin içinde KGB tarafından finanse edilip yönetilenler de mevcuttur.Neticede Rusya’nın sömürgeci ve yayılmacı emelleri bilinmektedir.Fakat birlikte bulandırdıkları denizde daha çok balık tutan ABD olmuştur. 12 mart - 12 eylül süreci ülkemizde kapitalizmin “dışa bağımlı tekelleşme süreci” olmuştur.Bu gün Marksist-Leninist çizgide olduğunu iddia eden PKK bölücü terörünün arkasında da aynı sömürgeci batı vardır.

.............................

İşte bu ABD ( ve diğer gelişmiş batı devletleri ), güneydoğu sınırlarımızın içinde yada dışında, o petrol bölgesinde, kendilerine bağımlı olmağa mecbur olan bir uydu devleti isterler.Bu tabiidir.Adı kürt olmuş yada başka birşey olmuş önemli değildir.Önemli olan o bölgedeki petrole hükmetmelerini sağlayacak bir ilişkidir, kim buna daha meyyal ise devleti o kursun isterler.Yani bu hadise birçoklarının iddia ettiği gibi, bir milletin tarihteki yerini alabilme savaşı filan değildir.”Sömürgeci sermaye”nin ABD ve benzeri egemen devletlerle Dünya zenginliklerine hükmedebilme savaşıdır.

.............................

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden sonra şimdi de TÜSİAD bölücü senaryolara hizmet eden bir rapor hazırlattı.Zaten iş çevrelerinin patronajında olan medyadaki solcu demokrasi havarileri de tam destek vaziyetindeler.“Burjuva solcular”la “solcu burjuvalar” artık herkesin içinde kolkola gezmeğe başladılar. Aslında aynı ruhun iki ayrı bedende olması gibi garip görünen bir gerçek bu.

..............................

Dayanışmanın nelere imkan vereceğini anlayabilmek için, “kızılordu” çizmeleri altındaki Polonya’da “Dayanışma Sendikası”nın bir tersane işçisini ülkelerine devlet başkanı yapabildiklerini hatırlamak yeterlidir.
Dayanışma kalkınmayı getirir.Bu kaçınılmazdır.
Bütün ülkücüler bir gün şartlarını oluşturup yan yana geleceklerdir.Bu da kaçınılmazdır.

..............................

Bakü-Ceyhan petrol boru hattı, tek başına bir petrol geliri olarak değerlendirilmemelidir.Bu hat Türkmenistan doğalgazını da, Kazakistan petrolünü de, Dünya piyasalarına aynı maliyet şartlarında girmek isteyecek olan Rusya ( ve hatta İran ) petrollerini de aynı güzergahı izlemeye zorlar.Bütün bu boruların vanasını elinde tutmak enerjinin hammaddesine hükmetmek demektir.
Enerjiye hükmeden Dünya’ya hükmeder !

.............................

Türkiye “Gümrük Birliği”ni konuşurken, sağdaki ve soldaki basının neredeyse bütünü Türk Milleti’ne Gümrük Birliği’ni empoze ederken MHP, liderinin ağzından, Gümrük Birliği konusunda halkoyuna başvurulması gerektiğini ifade etti.Hatta bu benzeri bütün hayati konuların halkoyu ile belirlenmesi gerektiğine işaret etti.(......)Biz şimdi MHP’nin bu sebeple Türk kamuoyuna takdim ettiği yeni bir yönetim biçimine dikkat çekmek istiyoruz.

“Temsili Demokrasi” yerine “Doğrudan Demokrasi”...Bu, Dünya’nın geleceğindeki yönetim biçimidir.
MHP gelecekten sesleniyor...Ama sesi çok derinden geliyor.Bize düşen bu sesi gür ve karşı konulmaz kılmaktır.

...............................

“Avrupa Birliği”ne tam üye olmadan iştirak edeceğimiz bir “Gümrük Birliği” anlaşması, kararlar alınırken içinde bulunmadığımız bir heyetin, haliyle aleyhimize olabilecek kararlarını peşinen kabullenmektir.
“Avrupa Birliği”nin esas itibariyle bir hırıstiyan kulübü hüviyeti taşıdığı da bir vakıadır.Türkiye’nin “Avrupa Birliği”ne tam üyeliği müşkül görünmektedir ve bizce faydaları da meçhuldür.
Biz Dünya’da yapayalnız kalma riski halinde , bu benzeri birliktelikleri her şeye rağmen tercih edebilirdik.Oysa bizi bekleyen gelecekte “Türk Birliği” var. Ki o idealimizdir. Ki o, Türk ulusunun mutlu ve müreffeh istikbalidir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de Dünya’ya adalet dağıttığı halidir.

Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin !

A S A M  B Ü L T E N

U F U K  Ö T E S İ
 
Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ