TÜM YAZILARI

Kurultay Gazetesi

Dünden Yarına Doğru
Neden Yanyana Değiliz
Güneydoğu Neden Böyle
Senet Mafyası Hakkında
Öğrenci Hareketleri
İdeal Askerleri Ve...
Bir Bayrak Rüzgâr...
Haydi Bu Oyunu Bozalım
Takke Düştü
MHP Gelecekten...
Özelleştirme Bakü...
İhtiras Kimin Diyeti ki...

Vadettiğimiz...

Burjuva Solcular Ve...
Liberalizm - Toplumculuk
Türk'ün Adaleti
Birgün Mutlaka

Bozkurtlar Ve Diğerleri

Ülkücülük Adaleti...
Yazılarımdan
Buzdağının İhtişamı
Eğri Yolda Doğru...
Siyasette Cironto Olmaz
Kim Kazanacak Yada...
İtidal
Yazık
Susmak Zamanı
Ülkü Ocağımız
6 Temmuz'da Aklanmak
Taşlar Yerine Oturuyor
Yeni Bir Başlangıca...
Yavuz Ve Midillli
Öncelikler
Nafile Gayretler
İl Kongreleri
İst. Kongresine Doğru
Kaderleri Birleştirmek
Olanlar Olabilecekler
Emeklerimiz, Çocuklar...
İst. Kongresi Hakkında
Bozkurt'un Adı MHP
Adrese Teslim Mektuplar
Şayet
Emperyalizmin Tarifeli...

Başkanlık Sistemi ve...

RP nin İki Yüzü
Yerel Yönetimler Yasası
23 Kasım'a Doğru
Başörtüsü, Eşber Ve...
Yiğidin Hakkı
 

KURULTAY GAZETESİ YAZILARI

 

İHTİRAS KİMİN DİYETİ Kİ ÖDÜYOR ?

24.01.1997

 

Üç yıl kadar önce, Alparslan Türkeş Amerika’da Yahudi toplumunun liderleriyle görüştüğünde BBP ve RP teşkilat mensupları bunu politik malzeme yapmışlar, kınayıp aşağılamaya çalışmışlardı.

O zaman da yazmıştık...İlgililerine sormuştuk ;”Bilinir ki, halen Dünya siyasetinde ABD büyük ölçüde müessirdir.Ve ABD siyasetini ise Amerika’daki Yahudi, Rum ve Ermeni lobileri belirlemektedir.Bizim Azerbaycan’da Ermeni ile, Kıbrıs’ta Rum ile meselemiz var iken ABD siyasetini Yahudi lobisinden başka kim ile lehimize çevirme gayretimiz olabilir ki?”

Şimdi Yunanlılar, batı mensubiyeti olan bir bölge devleti olarak İsrail’in saldırgan(?) Türkiye’den yana tavır koymasını eleştirirken, İsrail büyükelçisi bir toplantıda Yunanlı parlamenterlere Türkiye’nin demokrasi ile yönetilen tek islam ülkesi olarak batı tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade etmiş, onlara İran benzeri bir Türkiye ile mi komşu olmayı tercih edeceklerini sormuştur.

Görülüyor ki, ilkbaharda ekilen tohumlar sonbaharda ürün vermiştir.

Ve, devlet menfaatlerinin gereği olan bazı dış politika davranışlarının iç politika arenasında acımasızca eleştirilip istismar edilmesinin yanlışlığı, bir kez daha tarih önünde tescil edilmiştir.

Şimdi bir iddia ; devletin bölücü eşkiya liderine yönelik operasyonundan, “Tansu Çiller bu sebeple halk tarafından başarılı görülmesin, başarılı görülürse merkez sağın lideri olur, ben savaşımı kaybederim” endişesiyle, Mesut Yılmaz’ın Apo’yu önceden bilgilendirdiği ve kaçmasına imkan verdiği söyleniyor.

Bu doğru mu bilemiyoruz.

Ama Güney Kıbrıs’a füze yerleştirme hadisesine münhasır Tansu Çiller’in, Başbakan Yardımcısı ve Dışışleri Bakanı sıfatıyla, kararlılığı beyan eden “rampaları vururuz” ifadesinin Mesut Yılmaz tarafından, aynı sebeple ve aynı tarz ile değerlendirildiğine şahit olmaktayız.

Şahsen Tansu Çiller’e bir sevgimiz, sempatimiz yoktur. Şaibeli mal varlığından ötürü, bir hükümet başkanı olarak ABD pasaportu taşıyabilme genişliğinden ötürü, gelecekle ilgili yatırımlarının çoğunu ABD’de yapmasından ötürü sevmeyiz.Hatta onu bu ülkenin yönetimine sömürgeci sermaye tarafından tayin edilmiş bir memur gibi görürüz ve hazetmeyiz.Fakat siyasi rakibi Mesut Yılmaz’ın sırf Tansu Çiller’i yıpratabilmek için Türk devlet politikasını Yunanlı ile bir olup tenkit etmesini, malzeme arıyan batı devletlerine jurnallemesini ve milli menfaatleri ihtiraslarına kurban edebilmesini de hiç saygıdeğer bulmuyoruz.

Devlet adamlığının gereği bu değildir.İçeride seviyeli bir hizmet yarışı yapılabilmeli, dışarıya karşı ise istişare ile tesbit edilen devlet politikaları bir ağızdan sahiplenilmeli.

Velev ki Tansu Çiller bunun gereğini yapmadı, o hata yaptı, yanlış bir üslup kullandı, bunu fırsat bilip ona yüklenirken devletin ve milletin menfaatlerini de zayi etmemeli.

Kamu önünde Kıbrıs için Mesut Yılmaz’ın, Tansu Çiller’in ve diğer parti liderlerinin söyledikleri, söyleyecekleri genel hatlarıyla hep aynıdır.Fakat samimiyetin ölçüsünü uygulamalar gösterir.

Birleşmiş Milletler’e “Devlet Başkanı” sıfatı ile müzakerelere gönderdiğiniz Denktaş’ı dönüşünde Yeşilköy havalimanında vali ile karşılarsanız onun yeterince arkasında durmadığınızı herkes görmüş olur.Sizin saymadığınızı B.M. Genel Sekreteri’nin saymasını, devlet başkanı olarak kabul etmesini de beklememelisiniz.

O Denktaş ki, bize göre, Kıbrıs’ın her sebebi bir yana, sırf onun yarım asırdır sürdürdüğü “kahramanlık destanı” kavgası boşa gitmesin diye savaşmaya ve ölmeye değer.

Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin !

A S A M  B Ü L T E N

U F U K  Ö T E S İ
 
Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ