TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
DEMOKRASİ VE MERKEZ YOKLAMASI


13 / 01 / 199

Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu da diğer bütün kanunlar gibi parlamento tarafından çıkarılır. Yani düğümü çözecek merci parlamentodur.

Oysa sorun zaten parlamentoda.

Yani, halk için böyle. Halk siyasetin çok kirlendiğini söylerken parlamentodaki temsilcilerinden söz etmektedir. Yoksa parlamento kurumunun varlığına ve gerekliliğine ilişkin kimsede bir tereddüt yoktur.

Ama, seçiliş biçimleri sebebiyle, gerçekte millet temsilcisi, "millet vekili" olma vasfını ve niyetini taşımayan kimselerden oluşan bir parlamento, çözümleri üreten yer olmaktan ziyade, çözümleri geciktirip kişi ve grup çıkarlarına ayalı düzenin devamını sağlayan bir kurum haline gelivermiştir.

Kararları liderler ve zaten liderlerle uyumlu olmayı becerebilen kurmaylardan (!) seçilmiş olan parti grupları verir, partinin parlamentodaki diğer temsilcileri de -kendi kişisel düşüncelerinin ne olduğu önemli değil- bu grup kararını mecliste onaylar. İşte bu zorunlu onaylamaların neticesinde ülke meseleleri ile ilgili yasalar ve kararlar güya demokratik (!) bir işleyişle belirlenmiş olur.

Şimdi, bu çakı döndüren insanlar aynı zamanda bu çarkı durdurmaya yegâne selahiyetli insanlar iken, adına "millet vekilleri" denilen bu insanlar ne olacak ta bu çarkı durduracaklar.

Tavuk-Yumurta ilişkisi gibi; bu vasıflardaki parlamentodan bu vasıflardaki siyasi partiler kanunu ve seçim kanunu çıkar, bu kanunlardan da bu vasıflardaki parlamento.

Kördüğüm gibi...

Bunu kim çözecek? İnsanın aklına Büyük İskender'in "Gordiom"un düğümünü çözmesi geliyor. O "Gordiom" ki, bu günkü "kördüğüm" kelimesinin tarihteki kaynağı olarak bilinmekte.

Kördüğümlerin ancak böyle çözülebileceğine ilişkin kanaatlerin yaygınlaşmasına zemin oluşması da başka bir tehlike. "28 Şubat Kararları"nı da "12 Mart" ve "12 Eylül"ün biraz çağdaşlaşmış hali olarak düşünmek mümkün ise, 10-15 yılda bir kafamızı taşa çarpmamızın sabebi de bu mu ola ki?

İşin başı parti içi demokrasi

Tam ve düzgün bir demokrasiye giden yolda atılacak ilk adım parti içi demokrasiyi tesis etmektir.

Şimdi yine seçim öncesi ve adayların belirlendiği bir zaman. Liberal sistem partilerinin bünyesindeki süregelen güç ve insiyatif mücadelesi işte böyle günler içindir. Gücü eline geçirenler, bu günlerde adayları belirleme şansını da ve bunun getirilerinden istifade edebilme imkanını da ele geçirmiş durumdadır.

Görülüyor ki bu seçimlerde meclise 6 parti girecek.

Ve sadece liberal solun temsilcisi olan CHP sorunsuz olduğu illerde önseçim uygulaması yapıyor. Diğer partiler seçim kurullarına "merkez yoklaması" ile aday belirleyeceklerini bildirdiler. Bunlardan FP ile DSP'de aday belirleme yetkisi direkt olarak genel başkanlara bırakılmış. Liberal sağın iki temsilcisi ANAP ve DYP de merkez yoklaması ile aday belirleyecek.

Bu 5 partinin de teşkilatlarına ve halka her zaman vaadettikleri demokratik işleyişi, her zaman olduğu gibi yine, uygulamaya koymadıkları ortada.

Yine her zaman olduğu gibi, çarka uygun, uydu olabilme niteliklerini haiz, kişilik zaafları olan kişiler öncelikle ve çoğunlukla tercih edilecek ki çark işlemeye devam etsin.

Menfaat gruplarının güçbirliklerinden oluşan düzen partilerin varlık sebebi zaten budur; hortumlama sürecini devam ettirmek...

Ama bu denizin de bittiği bir yer vardır!

MHP farklı

Önceki yönetimlerde bazı grupların menfaat saikiyle ve Türkeş sonrası yönetim için yaptıkları bazı tüzük ve hukuk dışı uygulamalar sebebiyle teşkilatlarda oluşturdukları tahribatlar MHP'yi bu seçim öncesinde çok dikkatli olmak durumuna getirmiştir.

O dönemlerde "güncelleştirme" gerekçesiyle üyeliklerin silinmiş olması bu gün sağlıklı bir önseçim uygulamasının asgari şartlarını da ortadan kaldırmıştır.

Zaten hakim denetiminde yapılacak önseçimlerde yasalar sadece üye ve delegelere önseçime iştirak edebilme hakkı vermektedir.

Oysa MHP bir ideolojik hareketin siyasi temsil organıdır ve bu ideolojik harekete, "Ülkücü Hareket"e dünden bu güne emeği geçmiş ve bu gün de hareket üzerinde tasarruf ve telkin kabiliyeti var olan bir nice vasıflı insan çeşitli sebeplerle yasaların izin verdiği seçiciler olmak konumunda değillerdir.

MHP bütün bu kabil vasıflı insanların iştirak edebildiği bir ön seçim yapabilmelidir ki gerçek manada "Ülkücü İrade" tahakkuk etmiş olsun.

Geçtiğimiz günlerde MHP Genel Merkezi teşkilatlarına adayların en sağlıklı şekilde belirlenmesi konusunda teklif edebilecekleri metodları rapor etmelerini içeren bir yazı tebliğ etmişti.

Yine basından ve genel merkez yönetiminde görevli bazı dostlarından öğrendiğimiz üzere bu teklif ve görüşler bu iş için oluşturulan bir komisyonda değerlendirilmekte ve yakın bir gelecekte "Ülkücü İrade"nin tam tahakkuku için belirlenmiş olan metod teşkilatlara tebliğ edilecek.

Duyumlarımıza göre her ilde eski-yeri teşkilat yöneticilerinden, harekete çokça emeği geçmiş ve camia nezdinde kabul gören önce isimlerden, bürokrasideki varlığımızdan, bütün yankuruluşlardan ve yandaş sivil toplum kuruluşlarından tekliflerle belirlenecek kişilerden 1000 ile 2000 arasındaki sayıda seçici kurullar oluşturulacak ve bu seçici kurullar aday adaylarının içinden adayları ve sıralamasını belirleyecek.

Tabii ki bu şekil, sonuçları itibariyle, seçilenlerin en isabetli olması açısından, seçilemeyenlerin de bunu kırgınlık ve burukluk hissetmeden kabullenebilmeleri açısından en iyisi olacaktır.

Ve muhakkak, uzmanlar tarafından oluşturulacak bu şekil, bizim bilmediğimiz detayla, mükemmele en yakın, beklentileri azami ölçülerde karşılayan bir metod olacaktır.

Umarız ki, gelecek seçimlerde MHP'nin içinde bulunduğu, güç ve nüfuz sahibi olduğu parlamentodan bu şekilde tam ve tatminkâr önseçimler yapmağa imkan veren yasalar çıkabilecek ve hatta siyasi partiler için belki de böyle boşlukları olmayan önseçim yasalarıyla aday belirlemek zorunlu hale gelecektir.

MHP ülke için "doğrudan demokrasi"ye adım adım yürümektedir. Bu yoldaki ilk adımların "partiiçi demokrasi" olduğunun bilinciyle.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!




 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ