TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
ORMANLARIMIZ YANMASIN


15 / 06 / 1998

Sıcak günlerdeyiz.

Orman yangınlarının en çok olduğu aylara girmek üzereyiz. Dileriz bu yıl, önceki yıllarda yaşadığımız büyük orman yangınlarının benzerlerinden ormanlarımızı koruyabiliriz.

Bu yıl Orman Bakanlığı nezdinde 18 haziranda Fatih Çocuk Ormanı'nda Cumhurbaşkanı'nın ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin, vakıf ve dernek temsilcilerinin, iş çevrelerinin de katılımıyla "Yangınla mücadeleye ulusal destek kampanyası" konulu bir toplantı yapılacaktır. Bu benzeri duyarlı tavırların ve etkinliklerin faydalı sonuçlar vereceğinden umutluyuz. Ama çözüm için doğru tespitlerden hareket eden kalıcı uygulamalar, konuyla ilgili yeni yasal düzenlemeler gereklidir kanaatindeyiz.

Ormanlar sanıldığından çok kıymetlidir.

Bir orman doğanın dengesine yağmur üreterek, erozyonu önleyerek bir çok canlının barınmasına ve yaşamasına zemin hazırlayarak katılırken, bir ağaç için ortalama hergün 80 m3 havayı temizleyerek daha hayati önem taşıyan bir işlevi de yerine getirmektedir.

Artan Dünya nüfusu ile doğru orantılı olarak artan sanayi tesislerinin ve ürünlerinin, teneffüs ettiğimiz havayı giderek daha çok kirlettiği bir gelişme sürecinde Dünya'nın giderek daha çok orman ihtiyacı doğmaktadır. Fakat biliyoruz ki, Dünya ormanları, yangınlar, tarım ve yerleşim alanı açmak için yapılan kıyımlar, duyarsız hükümet politikalarından kaynaklanan çeşitli uygulamalar ve benzeri sebeplerle, giderek azalmaktadır.

Geçen yıl Avusturalya'da haftalarca süren orman yangınları, Amazonlardaki orman yangını ve devam eden orman kıyımı, Dünya'nın iklim dengesine ozon tabakasındaki delik kadar olumsuz etkiler yapmıştır. Bunun neticesinde oluşan aşırı sıcaklık ve kuraklıklar da yeni orman yangınlarını doğuran bir önemli etken olmuştur.

Gerek orman yangınlarındaki artışlar ve gerek politik uygulamalardan doğan orman alanı kayıpları ülkemiz için de aynı olumsuzlukta seyretmektedir.

Son 12 yıl içinde 400.000 hektar alan orman rejimi dışına çıkarılmış ve orman alanları daraltılmıştır.

1985'te ve 1987'de yürürlüğe giren ve daha çok hükümetlerin politik çıkar uygulamalarına zemin oluşturan 2896 ve 3302 sayılı kanunlarla, uygulamanın başladığı 1986 yılında bu 400.000 hektarın %30'u, takip eden yıllarda önemli bir kısmı ve hükümet değişikliğinin gerçekleştiği 1991 yılında da %20'si orman sahası dışına çıkarılmıştır. Halen yürürlükte olan kanun ile bu işlem peyderpey devam etmektedir.

Şu an ülkemizde 20 milyon hektar alan orman sahası olarak gösterilmektedir. Fakat bunun sadece 7 milyon hektarı gerçek orman vasfına sahiptir. Kalan 13 milyon hektarı ise ilgisizlik sebebi ile, yani ıslah edilmediği için, bozuk koru, baltalık ve makilik durumundadır.

Ülkemizdeki orman yangınlarının yıldan yıla artan seyri de aynı ölçüde vahimdir.

Birkaç yıl önce bir uçtan bir uca yanan Gelibolu'da toplam 3.768 hektar orman kül olmuştur. Bu, kızılçam ormanı için 1.500.000 ağaç demektir. Yerine dikilen fidanların gerekli bakımları ve seyreltmeleri yapılarak, yeni yangınlardan da korunarak ancak 50 yıl sonra bu alan yangın öncesi durumuna dönmüş olacaktır. Yani, mevcut halde akibeti de meçhul olan bu fidanlık, şu an için 20 milyon hektar olan orman alanının içinde görünmektedir.

Geçtiğimiz yıl birbirini izleyen günlerde ardarda yanan Marmaris'te 2000 hektar, Antalya Düzlerçamı'ndaki bir orman serisinde de 3000 hektar orman alanı yanmıştır. Bozulan iklim dengesi ile, şimdiye kadar hiç yangın çıkmayan Doğu Karadeniz sahil şeridinde de geçen yılın sonbaharında 5 gün süren bir yangın çıkmış, engebeli arazi sebebiyle uzun süre söndürülemeyen bu yangında 1000 hektar orman yanmıştır.

Görülüyor ki; artan nüfus ile birlikte tüm dünyanın ve ülkemizin giderek artan orman ihtiyacına karşılık aksine bir gelişmeyle orman alanları ve gerçek ormanlar giderek azalmaktadır.

Yeterli orman sahasına sahip olabilmek için fidan dikmek de önemlidir, onları koruyarak büyütmek de önemlidir fakat en kolay ve etkili yol, var olan ormanları politik yağmalardan, kıyımlardan ve özellikle yangınlardan korumaktır.

Bu vesileyle, üniversite kurmak bahanesiyle Boğaz kıyılarındaki Sarıyer ormanlarının Koç ailesine, Tuzla'daki Bıyıklı Devlet Ormanları'nın Sabancı ailesine, Riva'daki 5.000 dönüm çam ormanının Galatasaray Vakfına tahsis edilmesinin halk yararı gözetmeyen yanlış yer seçimleri olduğu kanaatimizi de söyleyelim.

Ama en çok tahribatı yangınlar yapmaktadır.

Bölücü terör örgütünün sabotajlarının da bu yangınların artışında mühim bir rolü olmuştur.

Biz Türk Milliyetçileri olarak, Türk milletinin her konuda hak ve menfaatlerini gözeten bir tutum içinde olmak durumundayız. Bu sebeple çevreciyiz. Bu sebeple "Ormanlarımız yanmasın!" diyoruz.

Orman yangınlarının azaltılabilmesi için yapılması gerekenleri iyi gözetleme yaparak erken tesbit edilme ve yeterli araç ve elemanın yangın sahasına erken ulaştırılması şeklinde özetleyebiliriz. Ülkemizde yangın gözetleme kuleleri yeterli miktardadır. Fakat kule gözetlemesi yeterli bir uygulama değildir. Kule gözcüleri yangını genellikle 500 m2 ve üzerinde fark ederler, ilk mücadele için de ortalama yarım saat geçer. Oysa daha erken fark edilen ve 500 m2 civarında müdahale edilebilen yangınlar bulundukları yerde söndürülebilmektedir. Halkımız bu konuda bilinçlendirilirse gönüllü yer gözcüleriyle yangınların çoğu henüz başladığında tespit edilebilir. Vatandaşlarımızın içinde "177 yangın ihbar telefonu"nu bilenlerin çok az olduğunu tahmin ediyoruz. Biz bu konuda toplumu bilinçlendirmeyi görev edinmeliyiz.

Helikopterle havadan gözetlemenin en etkili yöntem olduğunu ilgililerin de bildiği kanaatindeyiz. Ama bürokrasinin makam aracı gibi kullandığı helikopterler yangın gözetlemesi için yeterince kullanılamamaktadır.

Yangın söndürmek için uçak alımı teşebbüsleri olduğundan haberdarız. Özellikle engebeli zeminlerde uçağın çok alçalamadan boşalttığı su havada buharlaşarak yangına oksijen üretir ve yangını alevlendirir. Biz bu projenin çıkar peşindeki insanların telkinlerinden kaynaklandığı endişesini taşıyoruz. Bize göre doğru olan 24 saat havadan gözetleme ve ilk müdahale ekiplerini yangın mahalline zamanında taşıma yeteneğini kazanmak için helikopterlerden istifade etmektir. İlgilileri bu konuda uyarıyoruz. Söndürme ekiplerini taşıma ve su taşıma amacına yönelik olarak Rusya'dan helikopter filosu kiralama uygulamasını doğru yönde atılan bir adım olarak değerlendiriyoruz.

Hükümetlerin, politik tavır içermeyen, uzman görüşlerini esas olan teknik donanım ve uygulamaları sağlamasını bekliyoruz.

Ve MHP olarak, bizim iktidarımızda konuya kalıcı çözümler getirmek iddiasındayız.

Orman yangınlarının ihbar edileceği telefon 177'dir. Bütün ülkücüler gönüllü birer yangın gözcüsü ve mükellefi olmak durumundadır.

Biz "gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için" var olan bir siyasi-ideolojik hareketin mensuplarıyız.

Türk milletinin mutlu geleceği bizim "boynumuzun borcu"dur.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ