İNTERNET YAZIŞMALARINDAN


DAVANIN ADAMI OLMAK

Kişilere bağlılık düşüncenin esasına bağlılığın önüne geçmemeli.

Düşüncenin esasına aykırı tavır ve tasarrufları olan yöneticiler bunun bedelini harekete ödetmişlerdir.

Size göre "hırsızın hiç mi kabahati yok" ( bu bilinen bir Nasrettin Hoca fıkrasıdır, başka bir anlam yüklenmemeli ).Küsenler kabahatli de küstürenler hiç mi kabahatli değil.

Sayın Genel Başkan bir çok konuda takdire şayan bir şahsiyettir. Türk siyasetine uzlaşma kültürünü yerleştirmiş, ilkeli ve saygın davranışlarıyla  halkın özlediği bir üslubu kazandırmıştır. Yine bu karakterinin gereği olarak ( ve seçim öncesinde bu konudaki bir beyanı sebebiyle )  kongrede aday olmayacağını açıklamıştır.

Şimdi onu ısrarla görevde kalmaya zorlayıp, Derviş örneğindeki gibi, sözünden cayan, güven duyulmayacak biri haline getirmek istemenin gereği var mı?

Hareketin onu saygın mazisiyle hatırlayıp şartlar oluştuğunda bir başka devlet görevinde değerlendirme kabiliyetini de ortadan kaldırmamak lazım.

Artık telafuzunun zamanı gelmiştir, Türkeş sonrasında Genel Başkanlık yarışında güçbirliği yaptığı Şefkat Çetin'in bu sebeple Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olması, neticesinde teşkilatları yönetmekteki yanlış üslubu bir bahtsızlıktır ve bunda haliyle onu bu göreve getiren Genel Başkanın mesuliyeti vardır.

Ve tabii ki;

Bana göre, sonu baştan belli olan AB dayatmalarına en başta karşı çıkmazken, 15 günde 15 sipariş yasayı (çoğu ülkücü olan) MHP milletvekillerine oylatırken, komisyonlarda ülkücü MHP milletvekilleri dengeleri bozduğunda onların geri adım atmalarını emrederken de hatalıydı. MYK toplantılarında kimsenin konuşup düşünce beyan etmesine izin vermezken de hatalıydı.

Karen Fogg'un mail listesinde adı geçen, Kumkapı'da Kör Agop'un meyhanesindeki toplantıya M.Birand ve C.Çandar gibilerle birlikte davetli olan bir iktisatçıyı ( ve benzerlerini) ülkücülerin önünde, 1. sıra kontenjan adayı yaparken de hatalıydı. 

Bunları görmezden gelmek, bunların yeniden ve bundan sonraki Genel Başkanlarca da yapılmasına geçit verir.

Yanlışlara karşı durmak lazım. Bunu yapan babamız yada kardeşimiz olsa bile.

Biz yanlışlara karşı durduğumuz için ülkücü olduk.

Yanlışlara karşı durduğumuz için binlerce öldük, onbinlerce istikbal gömdük.

Yanı başımızda ölenlerin adına bu hakkı aramak mesuliyetimizdir.

Bu yanlışlara karşı durmak, Genel Başkan olmak isteyen birilerinin adına değildir.

Hep söyledik;

Bizi kimin yönettiği değil, nasıl yönettiği önemlidir.

Adaletle yönetip yönetmediği önemlidir.

İki defa harekete zulmetmek için kullanılan "güncelleme" haklı ve meşru bulduğumuz bir şey olmamakla birlikte bu kez kendi yaptığı tahribatı ortadan kaldırmak için son bir kez daha kullanılsın istedik. Bunun yapılacağı söylendi. Bu iyiye bir adımdır. ( Her ne kadar üç ayda yapılabilmesi mümkün olan büyük kongrenin bir yıl sonraya sarkıtılması niyet noktasında güven kırıcı olsa da ). Şimdi bütün ülkücülerin üye olması hareketin kaderinde söz sahibi olmağa hak kazanması ve bu hakkı özenle kullanması beklentimizdir.

Böylece "ülkücü irade" tahakkuk edecektir.Ve böyle adaletli bir zeminde Şefkat Çetin'in de aday olmasında bizce bir beis yoktur.

A S A M  B Ü L T E N

U F U K  Ö T E S İ
 
Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ